100. Yılında Balkan Bozgunu

Rumeli'ye Elveda

Taha Akyol

En Beğenilen Rumeli'ye Elveda Gönderileri

En Beğenilen Rumeli'ye Elveda kitaplarını, en beğenilen Rumeli'ye Elveda sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Rumeli'ye Elveda yazarlarını, en beğenilen Rumeli'ye Elveda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kırım hiçbir zaman tam Osmanlı kontrolünde değildi ama Osmanlı’yla olan bağlantısının kesilmesi ve ardından tamamen Rus kontrolüne girmesi sonrasında, birçok bölgede olduğu gibi Kırım’da da Müslümanlar diğer bölgelere göç etmeye başladılar. Burada tabii bir sorun var, Müslümanların bir örgütlenme sorunu var. Devletin olmadığı yerde Müslümanlar kalmak istemiyor, yani bayrak indiğinde Müslüman da bayrağın olduğu yere gitmek istiyor. Çünkü Müslümanların Rum kiliseleri gibi bir kiliseleri yok arkalarında, bir örgütleri yok. Tabii bunları da kurmaları çok zor oluyor. Yani bakın, mesela Osmanlı’nın çekilmesinden sonra cemiyetler kurmaları, teşkilatlanmaları çok uzun bir süre alıyor. Zaten bu olana kadar çok büyük bir kütle Osmanlı devletine göç ediyor. Burada temel sorun aslında Müslümanların temel örgütünün devlet olması, devlet bir yerden çekildiği zaman onların da devletin gittiği yere gitme ihtiyacı hissetmeleri.
Edirne'yi savunmak
Başkumandanlığın Şükrü Paşa 'ya savaş planında verdiği görev, Edirne'yi 50 gün savunmasıdır. Bu, 50 günde Bulgar ordusunun püskürtüleceği veya İstanbul'dan Edirne'ye takviye gönderileceği düşüncesine dayanmaktaydı. Halbuki, 28 Ekim'de Lüleburgaz muharebesini kaybeden Osmanlı ordusu Çatalca'ya çekilmeye başladı ve Edirne 29 Ekim'den itibaren tamamen kuşatma altında kaldı. 50 gün dayanması istenen kahraman Şükrü Paşa ve askerleri ile Edirne halkı, açlıktan bitkin düşünceye kadar tam 160 gün kahramanca direndiler.
Sayfa 145 - Doğan Kitap
Reklam
Mezar taşında askerlerine söylediği bu sözler yazılıdır...
Düşman, hatları geçtikten sonra ölürsem kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam kefenim, lifim, sabunum çantamdadır. Beni bu mahalle gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir. Şükrü Paşa 1912
Sayfa 151 - Doğan Kitap
20. yüzyılın başında Balkanlar'da görülen etnik ve dinsel hareketlenme, 21. yüzyılın başında Ortadoğu'da kendini göstermeye başladı. Tarihten alınacak ders, bu sorunları kan dökmeden çözmeyi gerektirir.
Önsöz
Nüfusumuzun yaklaşık yarısının Kafkasya, Kırım ve Balkanlar’dan göçüp geldiğini biliyor muydunuz? Cumhuriyet’in kuruluşuna kadarki 150 yıl içinde Kafkasya, Kırım ve Balkanlar’dan 5 milyon Müslüman Türkiye’ye sürüldü, tehcir edildi veya mübadeleyle Anadolu’ya geldi. Buna karşılık 1 milyon 900 bin Hıristiyan da göçle, tehcir ve mübadeleyle Anadolu’dan ayrıldı. Ulus-devletler bu süreçlerin sonucu olarak kuruldu. Roma’dan Osmanlı’ya tarihteki çokuluslu imparatorluklarda etnik temizlik, tehcir, homojenleştirme gibi politikalar yoktu, klasik imparatorluklar böyle bir ihtiyaç da hissetmemişti. Ama modern çağ etnik temizlik ve tehcirlerle doludur.
Edirne savunmasında Kurmay Binbaşı olarak bulunan Kâzım Karabekir, 12 Aralık tarihli günlüğünde, bütün Edirne'nin en fazla 20 günlük ekmeğinin kaldığını, günlük peynirin 20 grama indirildiğini, buna karşılık, erzak dolu Bulgar trenlerinin Edirne'den geçtiğini yazdı. Şu satırlar Kâzım Karabekir'e aittir: " İhanet mi, cehalet mi yoksa kuvvetsizliğe mi Edirne kurban gidecek?! "
Sayfa 148 - Doğan Kitap
Reklam
244 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.