Rus Edebiyatı Dersleri

Vladimir Nabokov

Rus Edebiyatı Dersleri Sözleri ve Alıntıları

Rus Edebiyatı Dersleri sözleri ve alıntılarını, Rus Edebiyatı Dersleri kitap alıntılarını, Rus Edebiyatı Dersleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Derdin başka, bıbıcım..
''Çehov gibi gerçek bir sanatçıyla Gorki gibi didaktik bir yazar arasında fark vardır; sefil, yarı vahşi, sırrına erilmez Rus köylüsüne biraz sabır ve iyilikle yaklaşmanın meseleyi halledeceğini sanan şu naif ve coşkulu Rus entelektüellerinden biridir Gorki.''
Sayfa 333Kitabı okudu
Hoş bir yazar olmakla birlikte, büyük bir yazar değildir Turgenyev. Asla Madame Bovary'yle kıyaslanacak bir şey yazma­mıştır; Turgenyev'le Flaubert'in aynı edebiyat ekolüne men­ sup olduklarını söylemek, son derece yanlış olur. Turgenyev'in gündemdeki toplumsal problemlerle meşgul olma konusunda­ki hevesi de, konuları ele alışındaki banallik de, Flaubert'in haşin sanatıyla benzerlik taşımaz.
Reklam
Gogol'un Paltosu
Go­gol'un tarzının dokusundaki boşluklar ve delikler, aslında ya­ şamın kendi dokusundaki kusurları ima eder. Çok yanlış olan bir şeyler vardır ve herkes, onlara çok mühim görünen meşguliyetlere sahip yumuşak huylu deliler iken, absürdçe mantıklı bir kuvvet, onların beyhude işlerine devam etmelerini sağlamak­tadır; hikayenin gerçek "mesajı" budur.
Yazmasam olmayacaktı :)))
''Fare Deliğinden Notlar'' (1864) * DİPNOP: Özgün adı ''Zapiski iz podpolya'' olan roman, Türkçeye'de ''Yeraltından Notlar'' adıyla kazandırılmıştır. ''Podpolya'' gerçekten de ''yeraltı'' anlamına geldiği halde, Nabokov'un bu terimi ''fare deliği'' olarak çevirme konusundaki ısrarı ilgi çekicidir. (Sayfa: 171) * ''Fare-adamımızın ikinci bölümde betimleyeceği hadiseler yirmi sene önceye, 1840'lara aittir. Kendisi o zaman da şimdiki kadar mahzundur ve arkadaşlarından aynı şekilde nefret etmektedir. Kendinden de nefret etmektedir ayrıca. Çevresindekileri küçük düşürme denemelerinden bahseder. Nefret etsin ya da etmesin, kimsenin gözlerinin içine bakamaz. Bunu denemiş -karşısındaki gözlerini kaçırana dek bakabilecek miydi acaba.?- fakat başaramamıştır. Bu onu müthiş şekilde endişelendirir. Korkağın teki olduğunu söyler, fakat çağımızda der, bir şekilde her namuslu adam korkak olmalıdır. Hangi çağda.? 1840'lar mı, 1860'lar mı.? Bu iki dönem tarihsel, siyasi, sosyolojik açıdan, birbirinden muazzam ölçüde farklıdır. 1844'te gericilik, zorbalık çağındayızdır; bu notların tutulduğu 1864 ise kırklı yıllardan farklı olarak değişim, aydınlanma, büyük reformlar çağıdır. Ama güncel göndermelere karşın Dostoyevski'nin dünyası, zihin hastalığının gri dünyasıdır; orada, belki bir askeri üniformanın kesimi dışında hiçbir şey değişemez; bu da bir noktada karşımıza çıkıveren, beklenmedik ölçüde özel bir ayrıntıdır.''
Sayfa 177Kitabı okudu
Dostoyevski, Rusya'da okul çağındaki kızlar ve erkekler tarafından hevesle okunurdu; tıpkı Fenimore Cooper, Victor Hugo ve Turgenyev gibi. Suç ve Ceza'yı ilk kez kırk beş yıl önce okumuş, güçlü ve heyecan verici bir kitap olduğunu düşünmüştüm; o sırada on iki yaşımda olmalıyım. On dokuz yaşımdayken, Rusya'nın korkunç iç savaş yıllarında kitabı tekrar okuduğumda ise, kabak tadı veren, berbat şekilde duygusal ve kötü yazılmış bir kitap olduğunu düşündüm. Yirmi sekiz yaşımda, kendi kitaplarımın birinde Dostoyevski'yi tartışırken, bir kez daha okudum Suç ve Ceza'yı. Amerikan üniversitelerinde onun hakkında konuşmaya hazırlanırken, bir kez daha. Kitaptaki sıkıntının ne olduğunu, ancak yakın zaman önce anlayabildim.
Dedi, Nabokovcuğum..
''Gorki sanatının fakirliğini ve fikir karmaşasını telafi edecek bir şey bulma ihtiyacı hissederek, hep çarpıcı konuların, karşıtlıkların, çatışmaların, şiddetli ve sert şeylerin peşine düştü. Kitap tanıtımcılarının ''güçlü bir öykü'' dedikleri şey hassas okurların dikkatini dağıtarak takdir güçlerinin önüne geçtiği için, Gorki önce Rusya'daki, sonra da yurtdışındaki okurlarının üzerinde güçlü bir egzotik etki bırakmıştı. Zeki insanların, fos ve duygusal bir hikâye olan ''Yirmi Altı Adam ve Bir Kız''ı bir başyapıt olarak nitelediğini duydum. Bu yirmi altı sefil, toplum dışına itilmiş adam, yeraltındaki bir fırında çalışmaktadır. Kaba saba, küfürbaz adamlardır hepsi ve her gün ekmeğini almak için fırına gelen genç kıza adeta tapınmaktadırlar. (..) Bu yeni bir şeymiş gibi görünür, ama yakından inceleyince hikâyenin, duygusal ve melodramatik yazarlık ekolünün en kötü örnekleri kadar geleneksel ve düz olduğu ortaya çıkar.''
Sayfa 404Kitabı okudu
Reklam
117 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.