Kadare’nin yasaklanan, fransaya göç etmesine neden olan romanı.
Arnavutlukta, osmanlıda sadrazamlık görevi yapan ailenin fertlerinden olan mark-alem, tabir denen, rüyaların toplandığı, tasnif edildiği, yorumlanıp sultana verildiği sarayda bir göreve atanır. O saray ki, sistemin kalbi, halkın içinde neler olduğunu merak ettiği bir yerdir. Mark-alem, Hızlıca pek hızlıca kariyer basamaklarını yükselir, öyle ki kendisi de tam olarak, ne yaptığından emin olamazken üstelik. Saray halkın rüyalarını toplar, derler, arşivler böylece kendine karşı olabilecek tehditlerin önüne geçmeye çalışır. Köprülü ailesi ile devletin sözüm ona çıkarlarının ters düşebileceği inancı, mark-alem’i endişelendirirken, sarayın içindeki devasa bürokratik organizasyon ve yaşanan anlamdırması güç olaylar peşisıra gerçekleşir. Totaliter rejimin tebasına uyguladığı baskı, rüyaların hafızalardan güçle silmesine kadar varacaktır. Sistem eleştirisini muntazam bir kurguyla bütünleştirebilmiş kadare.