Ah Hayri Irdal Bey! Keşke yanılsaydınız bu dünya ve insanlar hakkında...
Hayri bey için kullanılacak bir çok tabir vardır belki ama en uygunu da gariban olacaktır sanırsam. Talihi gülmeyen, hayatın biraz iyi şeyler verdiğinde fazlasıyla geri aldığı, umut etmekten korkan, yaşamaktan korkan bir adam Hayri Bey. Farklı insanlar sever, farklı ortaklıklar yapar ama yine de değişmez. Karşılaştığı her insandan bir başka etkilense de, farklı yerlere sürüklense de her seferinde ama yine de hiç tatmin olmaz. Aile hayatı olmayan, yakınlarını bir bir kaybeden, hayattan zevk almayan, devamlı kaygıları olan biri Hayri Bey. Bizden biri.. değişemeyenlerden..
Fakat beklenmedik bir karşılaşma olur ki bu farklıdır her birinden. Hayri Bey öyle anlatiyor, hayatının dönüm noktalarından biri olan Halit Ayarcı ile tanışmasını. Pek bir kibar, pek bir dolu dolu geliyor Halit Bey. Hayri Bey'in durumunu farkediyor sonra. Bir hâl çare düşünüp bir enstitü kuruyor. Saatleri Ayarlama Enstitüsü. İş kaygısı, çevre, maddiyat, sevgi.. Hayri Bey'in bu kaygılarını dindirmeye, onu düzeltmeye, değiştirmeye çalışıyor. Böyle ilerliyor romanımız. Okumaktan keyif aldığım, dönemi, insanları, aileyi çevreyi oldukça iyi ele alan ölümsüz bir eser Ahmet Hamdi Tanpınar'dan. Eminim ki bu kitabı okuyacak olan sizler de Hayri Bey ile hüzünlü, bir o kadar da keyifli bir yolculuğa çıkacaksınız. Bununla birlikte artık saatlere daha çok dikkat edeceğinize eminim. Ne de olsa eserde de bahsedildiği gibi:
"Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır...
Bu da gösterir ki, zaman mekân, insanla mevcuttur."