Derin Devletin Faili Malum Cinayeti

Sabahattin Ali Olayı

Kemal Bayram
« Nerede yoksulluk varsa, orada sömürü vardır. Bir millet durup dururken yoksul olmaz. Sömürüldüğü için yoksul olur.» /Sabahattin Ali
Sayfa 171 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
« (Sabahattin Ali) Elinde hiçbir zaman kitap eksik olmazdı. Yolda yürürken de. Umumiyetle Almanca kitaplar, mecmualar, romanlar okurdu. Sağ elinde daima onları tutardı. Yalnız olduğunda açıp okumaya devam ederdi. Boş vakit geçirmeyi istemezdi de, sevmezdi de.» (Remzi Atıl)
Sayfa 272 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Reklam
« - Sabiha (Sertel) hanımın Sabahattin Ali hakkındaki düşünceleri nasıldı? - Çok severdi Sabahattin'i. Okumak için getirdiklerinden bir tanesi "Sırça Köşk" adını taşıyordu. Okuduktan sonra Sabiha "Bak Sabahattin, dikkat et, bu sırça köşkü senin başına da yıkarlar" dedi. Bu Sabahattin'e Sabiha'nın uyarısı idi. Nitekim yıktılar başına o sırça köşkü.»
Sayfa 219 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Talip Apaydın'a rakibim...
Talip Apaydın: « Kendi kendime hep sorardım, benim kadar seven "başka birisi var mıdır Sabahattin Ali'yi?" Diyebilirim ki edebiyat tutkum Sabahattin Ali'yle başladı. Hikayelerini tekrar tekrar okudum. En çok onu sevdim. Sevdim ne kelime, vuruldum. (...) İlk gençliğimin en duygulu çağını tek başına Sabahattin Ali doldurdu diyebilirim.»
Sayfa 172 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
« Milli Eğitim Bakanı Hikmet Bayur, yoğun ısrarları sonucu, Sabahattin Ali'nin öğretmenliğe dönme talebini doğrudan Atatürk'e açar. Atatürk, yasal bir engel yoksa alınmasını ister. Bayur, tereddüdünü belirterek, "İşlediği suç size karşıdır" der. Hasan İzzettin Dinamo, bu sözler karşısında Atatürk'ün verdiği yanıtı şöyle aktarıyor: " Aşkolsun sana. Kişisel gücenikliğim dolayısıyla, yasal ödevlerin yerine getirilmesini önleyecek kerte beni egoist mi sandın? O genci ilk açılacak yere hemen atayınız."»
Sayfa 11 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
İçimde biriken hislerin, birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Reklam
Filiz Ali'den:
« Babam bir suçlu mu idi? Hayır. Öyle bile olsa suçu tayin edecek merciler, cezayı tayin edecek yerler var. Demek ki suçsuz bir insanın öldürülmesi söz konusudur. Babam bir yazardı ve Türkiye'nin katı gerçeklerini acımasız bir şekilde yazıyordu. O kadar doğru olarak yazıyordu ki, bunun için de insan öldürülmezdi, öldürülmemeliydi. Ayrıca ben babamın tehlikeli bir yazar olduğu kanısında da değilim. Açık, aydınlık, içi dışı bir olan bir yazar. Yalnız düşündüklerini olduğu gibi söylemiş olmak gibi bir kusuru vardı belki, hazımsızların nazarında bir suç sayılıyordu. Hiçbir gizlisi saklısı olmayan bir insandı.»
Sayfa 81 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Nazım Hikmet, S.Ali'nin ölümünü şöyle anlatıyor:
« Sabahattin'i birkaç kez hapse attılar. Buna karşın savaşımdan vazgeçmedi. O zamanki iç ve dış durum öyleydi ki gerici hükümet Markopaşa gazetesini doğrudan doğruya kapatmaya cesaret edemedi. Gazeteyi durdurmanın tek bir çaresi vardı. Herhangi bir provokasyon yardımıyla yayımcıyı yok etmek, yani Sabahattin Ali'yi öldürmek! Öyle de yaptılar. MİT, kiralanmış ajanlardan birinin eliyle Sabahattin Ali'yi bir ormanda öldürttü.»
Sayfa 12 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Rıfat Ilgaz:
« Ben Sabahattin Ali'nin kaçacağına en küçük olasılık tanımıyorum. Kaçsa bile en zor ve karışık yolu seçmiş. Bu da Sabahattin Ali'nin net düşüncesine, net görüşüne aykırı. O yüzden kaçma işine benim aklım yatmıyor. Bu kaçma işi cinayet olayına uydurulmuş bir kılıf gibi geliyor bana.»
Sayfa 44 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Rasih Nuri İleri:
« Amaç sadece Sabahattin'i öldürmek olsaydı, oracıkta kurşunlanır ve sınırı geçmeğe uğraşırken vuruldu diye ilan edilirdi, bu yapılmadığına göre yakalandığı, sorgusunun yapıldığı, görkemli bir antikominist dava tasarlandığı apaçıktır. Bu nedenle ben ilk günden Sabahattin Ali'nin Kırklareli Emniyetinde veya başka bir yerde sorgusu yapılırken işkence sonucunda öldüğüne kani oldum.» ( Vatan Gazetesi 12 - 13 Mart 1978 )
Sayfa 376 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Reklam
74 yıl ...
« Üzerinden 64 yıl geçmesine karşın sır perdesi kaldırılamayan cumhuriyet dönemimizin ilk aydın cinayetlerinden biri duruyor önümüzde. Bunu çözemezsek, Aksoy, Üçok, İpekçi, Mumcu, Hablemitoğlu ve diğer cinayetleri asla çözemeyiz. Ve bu sır perdesi bizim yüzümüzde, yüreğimizde gelecek kuşaklara utanç olarak kalır...»
Sayfa 7 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
« Ali Ertekin milli hislerine kapılarak Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü anlatıyor. Emniyet'in ve MİT'in bu konuya dahil olmadığını söylüyor, ancak yine kendini anlattıklarıyla kendini tekzip ediyor. Ali Ertekin'in ağzından bir cümle aktaralım: « Ben onu öldürdüğümü ispat etmek için, bir kat elbisesini alıp geldim.» Hangi katil işlediği cinayeti ispat etme kaygısı taşır. Tam tersine katilin doğasında delilleri tümüyle yok etme eğilimi vardır. Cinayet ancak bir başkasının talimatıyla işlendiyse katil öldürdüğünü ispat etme ihtiyacı duyar.»
Sayfa 13 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Rauf İnan: « Ben Sabahattin Ali'nin öldürülmesine, hatta öldürülmesinden çok başka bir şeye üzülürüm. Onun öldürüldüğünden birkaç gün sonraydı. Karısına gazeteciler sormuşlardı "kütüphanesini ne yapacaksın" diye? O da "başımıza bu belayı getiren bu kütüphaneyi ben dağıtacağım" demişti... Demek ki Sabahattin Ali'nin en büyük talihsizliği bu eşiydi. »
Sayfa 157 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
1947’de yayımladığı ‘Sırça Köşk’ kitabı, 1948’de Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılırken; Fransa’ya gitmek isteyen Ona, pasaport verilmez. Cezaevleri, davalar, baskılar ve işsizlik sarmalında çıkışsız bırakılan Sabahattin Ali, devletin cepheden saldırıyla yüz yüzedir. Mesela Sabahattin Ali, İtalyan komünist yazar Ignazio Silone’nin
2. baskı - Nisan 2012
İçimde biriken hislerin, birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Resim