Modern Hayat Neden Mutlu Olmayı Zorlaştırıyor?

Saçmalıklar Çağı

Michael Foley

Saçmalıklar Çağı Gönderileri

Saçmalıklar Çağı kitaplarını, Saçmalıklar Çağı sözleri ve alıntılarını, Saçmalıklar Çağı yazarlarını, Saçmalıklar Çağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Apollo fotoğrafları dünyanın önemsizliğini ilk defa ortaya çıkardı: Gezegenimiz sonsuz karanlığın içinde minnacık bir bilyeden ibaretti.
Gerçekliğin doğasını arayış, saçmalığın daha derinliğine götürüyor.
Reklam
Bölüm: Saçmalığın mutluluğu
20. yüzyılın huzur kaçırıcı birçok keşfinden biri, yaşamın özünde saçma oluşuydu. Fikri ilk ortaya atan Kafka'ydı. Kafka'nın arayış öykülerinde kahraman sürekli hüsrana uğrar; Şato'ya veya Baro'ya bir türlü giremez ama aynı ölçüde arayıştan da vazgeçemez. Bir başka deyişle anlam arayışında anlam asla bulunamayacaktır ama buna rağmen arayışa devam edilmelidir.
Hepi topu bu kadar…
Sürekli beklenti içinde, daima bir şeylerin olacağı, bir davetin veya bir fırsatın çıkacağı ve o zaman öne çıkıp kaderimize erişeceğimiz ve nihayet gerçek kendimiz olacağımız inancıyla yaşarız. Ama orta yaşlar hiçbir şeyin olmayacağının iç karartıcı kavrayışını getirir. Büyülü kurtuluş falan gerçekleşmeyecektir. Sahiden hepi topu bu kadardır. Daha beteri, hepi topu bu kadar dediğimiz de azalacaktır...
Gençliğim ihtiraslı inançlar, coşkular ve tiksintilerle, orta yaşlarımsa gittikçe artan tereddütlerle doldu. Bir noktada şok edici bir gerçekle karşılaştım: Artık neye inandığımı veya herhangi bir şeye inanıp inanmadığımı bilmiyordum. Neden hoşlanıp neden hoşlanmadığımı bile bilmiyordum hatta. Levreği somona yeğliyor muydum? William Faulkner iyi miydi? Umurumda mıydı bunlar?
Sevgiyi, hoşlanma, saygı ve arzudan oluşan bir üçayak taşır. Bunlardan herhangi biri büküldüğü anda her şey devrilir. Saygı ve hoşlanma akla tabidir. Arzuysa üçlünün jokeri, her şeyi patlayıcı, karmaşık ve istikrarsız kılan karanlık güçtür.
Reklam
Sürekli “Neyin var?” sorusu!
Tenha ofis fikrinin modasının geçtiği kesindir. Artık yapayalnız, gözlerden uzak kalınacak, gizli benliği koruyup besleyecek, derin düşüncelere dalınacak hiçbir yer yok. Hatta düşüncelere dalıp gitmek öyle yabancılaştı ki bugün surattaki düşünceli ifadeler keyif değil mutsuzluk olarak algılanıyor. Bu tür kopuşlar öyle sıra dışı ve endişe verici oldular ki insanlar sadece kedere ve mutsuzluğa bağlıyorlar. (…) Hele elde kitapla birkaç dakika geçirmek...
Kandır kendini
Kendini haklı çıkarmada hiçbir zihinsel eylem zor değildir ve anı çarpıtmak, numaraların en kolaylarındandır. Tüm diktatörlerin gayet iyi kavradığı üzere, geleceği değiştirmek isteyen önce geçmişi değiştirmek zorundadır. Dolayısıyla gelecekle baş etme becerisi, geçmişte baş edilmiş sorunların abartılması yoluyla teşvik edilir. Ebeveynleri kötü muamele veya ilgisizlikle suçlamanın insanlar arasında çok tutulması buradan gelir. Bu yöntem sadece çocuğun daha becerikli görünmesini sağlamakla kalmaz, her türlü kusura bahane yaratılması için de uygun bir yoldur. Kendi geçmişimizin yaramazlıkları da gereğince bastırılır elbette. Nietzsche bu durumu kavramıştı: "Belleğim, 'Şunu yaptım ben' der. Gururum, 'Öyle bir şey yapmış olamam ben' der ve ödün vermez. Sonunda bellek boyun eğer.
Günümüz dünyası...
Peki, bunca akla aykırılık ve bönlük nasıl ortaya çıktı? Her zamanki gibi, hem alt hem üst kültürlerde birbiriyle örtüşen ve birbirini etkileyen birçok neden var. Sadece aklı değil, gerçeği, nesnelliği, anlamı hatta geçeklik ve olguları bile reddeden epistemik görelilik, hak görme çağının çalışma güçlüğü zahmetine girilmeden nitelendirme talepleri, sunumun açıklamaya ve imajın içeriğe yeğlenmesi, soğuk, mesafeli, insanlık dışı, züppe ve baskıcı gösterilen bilimden nefret ve rasyonel tartışmanın yerine sıcacık, insani, alçakgönüllü, olumlu ve özgürleştirici gösterilen duygunun geçirilmesi bunlardan birkaçıdır.
Reklam
Flaubert'in öğüdünü hatırlayalım: "Madem tüm seçenekler saçma, o zaman gelin en asilini seçelim."
Mizaç ne olduğunuz, karakterse ne yaptığınızdır. Mizaç belirlenmiştir ama karakter oluşturulabilirdir. Mizacın buyruklarına karşı çıkmayı seçebiliriz ve belli bir şekilde, yeterince uzun süre farklı hareket edebilirsek yeni davranışlar kendi beyinsel bağlantılarını kuracaklardır.
Buyur!
Psikolog Daniel Nettle eskinin birçok düşünürünü tekrarlayarak mücadelenin kendisinin anlam olduğu teorisini ortaya atmıştır: "İnsan zihnindeki mutluluk programının amacı insani mutluluğu artırmaya yönelik değildir; çabalamaya devam etmemize yöneliktir.”
Sartre'a göre benlik sürekli yeniden yaratılmalıdır ve bu yaratma, kendini aşmanın yoludur. Yaşamak biteviye aşma halidir.
Depresyon, depresyonda olmanın irade gücünü zayıflattığı, karşılığındaysa depresyonun arttığı ve haliyle inişin devam ettiği, aşağı inen bir spiraldir.
1.305 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.