Sadakat

İnci Aral
Mutlu olmayı beklemiyorum. Mutluluk insanı mutsuzluğa karşı savunmasız bırakan tehlikeli bir tuzak.
Sayfa 277Kitabı okudu
Eğer konuşabilseydik ona arzusunun kendisini yaşamakla ölmek arasındaki çizgiye sürükleyebileceğini ve içine yerleşmiş işgalci özleme karşı birlikte savaşmamız gerektiğini söylerdim.
Reklam
Tutkumum kaynağı bendim, benim cömertliğimdi. Onun için ben geçici bir sığınak, kaçış yeriydim. Bana yaklaşmış ve romantik bir aşk hikâyesi kurgulamama razı olmuştu o kadar.
Aşk, birbirini ölene dek sevme rüyası, bu imkansız, delice arzu olmasa insanlar ne kadar mutlu olacaklardı.
Biri olmalıydı, omzunda ağlayacağım biri. Yeniden nefes alabilmem için bana yardım edecek biri.
Belki de ona zincir gerekiyordu. Yasaklar olmayınca özgürlüğü serserilikten öteye gitmiyordu.
Reklam
İyi bir sevişmenin bütün yeminlerden daha etkili olduğuna ve kıskançlığın panzehiri yerine geçtiğine nasıl inanmıştım bilmiyorum...
İrademe bırakılmış gibi görünen durumların çoğunu ondan bana yansıyan, tanımlanmamış, saf bir olumsuzluk duygusu yönlendiriyordu.
Geçmişi yüceltmiyorum, güzeldi o zamanlar.
Reklam
Gizli bir kırgınlık...
İlgilerimizin farklılaşmakta olduğunu, gitgide yalnızlaştığımı ne zaman sezmeye başladım, hayatımızda ne zaman belli belirsiz bir tatsızlık, adını koyamadığım bir eksiklik belirmeye başladı emin olamıyorum.
Gülüşü sıcak, bakışı işveliydi. Yine de güzellikten öte bir şey vardı onda. İçten gelen, ışıldayan bir çekicilik.
"Mutlu musun?" diye soruyordum ona bazen. "Yapma Azra! Mutluluk güvenilir bir duygu değil." Haklıydı. Oysa ben duygusal hamlık, aşırı iyimserlik ve körlük yüzünden, onunla yaşlanmayı, ne olursa olsun aynı rüyaları görebilmeyi ve el ele ölmeyi hayal ediyordum.
Ortak yaşamın en önemli ivmesi unutmak, ya da öyle görünmekti...
Resim