"Bir sürü hayat yaşanıyordu. Ve öldüğümüzde yitip gidiyorduk. Bir kaç nesil geçip gidiyordu. Ve hiç kimse doğduğumuzu bile anımsamıyordu. Hiç kimse göz rengimizi ya da içimizi kasıp kavuran tutkularımızı hatırlamıyordu. Er ya da geç hepimiz çimler arasında bir taş, yosun kaplı bir mezar taşı oluyorduk... Hatta bazen o bile olamıyorduk."