You can find Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
books, Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
quotes and quotes, Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
authors, Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
reviews and reviews on 1000Kitap.
"insan doğasının," sadece insanın genel özgürlüğünün (tarafsız ahlâk yasaları çerçevesinde) uygulanmasına dair öznel bir zemin anlamına geldiğini belirtmemiz gerek. Bu zemin - ne karakterde olursa olsun - duyular için algılanabilir olan her eylemin zorunlu öncülüdür. Ancak bu öznel zemin yine de kendiliğinden bir özgürlük ifadesi [Aldus] olmalıdır (çünkü aksi takdirde, insanın ahlâk yasasına dair seçim gücünün kullanımı yada suiistimali, o kişinin üzerine ne bir suç olarak atılabilir, ne de içindeki iyiliğin ya da kötülüğün ahlâki olduğu söylenebilir).
İnanç, Seneca'dan Rousseau'ya kadar, ahlâkçının iyi niyetli bir varsayımdır ve içimizde bulunması mümkün olan o iyilik tohumunun -tabi eğer, insanın içindeki böyle doğal bir iyilik temeline güvene bilirsek- azimli büyüyüşü için cesaret vermeyi tasarlar. Şöyle diyelim: İnsanın doğası itibariyle (genellikle doğumundan itibaren) bedenin sesi olduğunu sorgusuz sualsiz kabul ettiğimize göre, ruhunun da aynı şekilde sağlıklı ve kötülükten muaf olduğunu varsaymamak için hiçbir sebep görünmez. O halde, iyiliğe dair içimizdeki ahlâki eğilime yardımcı olma niyetini taşıyan bizzat doğanın kendisi değil midir?
Seneca'nın sözleriyle: "Sanabilibus grotamus malis, nosque in rectum genitos natura, si sanari velimus, adiuvat." Tedavi edilebilen hastalıklardan mustaribiz; tedavi edilmek istersek, sağlıklı doğduğumuzdan, doğa bize yardım edecektir.*
Ahlâk kaçınılmaz biçimde dine götürür, din aracılığıyla insanlığın dışında, İradesi (yaratılışınında) nihai amacı olan, aynı zamanda insanın da son nihai gayesi olabilen ve olması da gereken, daha güçlü bir ahlâki Kanun Yapıcı fikrine doğru uzanır.
Dünyada uğruna daha yüksek, ahlâki, son derece kutsal ve her şeye gücü yeten, en yüce iyinin iki unsurunu bir araya getirebilen o tek Varlıkla ulaştığımız, en yüce iyi fikridir.
Kant'a göre "Felsefeler ya teoriktir ya da pratik.
Teorik felsefe idrak edişin kurallarıdır; pratik felsefe ise özgür iradeyi hesaba katan davranış kurallarıdır." Özgür iradeyi hesaba katan davranış kurallarının da pratikte bir akılsal zemini vardır.
Kant'a göre bütün dinsel anlayışların asli zemini ahlaktır. Çünkü ahlak koşulsuz buyruğa dayanmaktadır. Sağlam bir din ise bu yüzden, ahlaka uygun olan dindir. Ahlaka uygunluk Kant'ın insandaki iyiye yatkınlık olarak tespit ettiği herkeste mevcut olan ahlaksal buyruğa uygunluktur. İnsanda bu eğilim olmasa eğitimden de sözetmek mümkün değildir.