Tam Metin ve Safahat Dışında Kalmış 54 Şiir

Safahat

Mehmet Âkif Ersoy
Safahat, milletimizin bin yılda eriştiği iman ve ahlâk yüceliğinin, irfanının ve fikir olgunluğunun edebiyatımızdaki en mükemmel ifadesi; en güzel bir destanıdır. Mehmed Âkif, milletimizin millî tarihini, düşünce ve değerlerini, kendi varlığında yaşayan onun sevinç ve kaygılarını gönlüyle duyan ve bu derdi taşıyan vatan evlâdı büyük bir şâir ve mütefekkirdir. Bu sebepledir ki, Safahat'ı anlamak, duymak ve onunla yaşamak, bu milletin aydını olmanın ilk şartlarından birisidir. Kırk yılı aşkın zamandır Mehmed Âkif Ersoy ve eserlerine dair çalışmalarda bulunan M. Ertuğrul Düzdağ, Safahat'ın son baskısını Çağrı Yayınları için hazırlamıştır. Tamamı 700 sayfa olan kitabın baş tarafına koyulan girişte, merhum şâirin hayatı ve eserlerine dair yeterli bilgi verildi. Safahat metninden sonra, Safahat dışında kalmış şiirlerinden 54 parça manzume ve bir de rehber ve indeks bölümleri eklenmiştir. Safahat'ın bu latin harfli cildi ile birlikte, aynı boyda ve hemen aynı hacimde olmak üzere eski harfli tam bir nüshası da yayınlanmıştır. Eski harfli nüshanın sayfa numaralı, elimizdeki yeni harfli nüshanın sayfa kenarlarına küçük rakamlarla işaretlenmiştir. Böylece sayfalar her iki ciltte de kolayca bulunarak, karşılıklı olarak okunabilecektir.
800 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1943
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

1088 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Âkif' e Dair
Yaklaşık kırk beş gündür Akif' i okuma gayreti içerisindeyiz. Hakkında yazılan kitapların birinden diğerine seyahat ediyor ve tabi ki bu seyahati Safahat kaptanlığında yapmaya gayret ediyoruz. Bu gayreti açıklayacak pek çok cümle içerisinden; Sezai Karakoç' un Mehmed Akif kitabındaki, "Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,8bin okunma
1088 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitabı okurken dalıp gidecek , okudukca okumak isteyeceksiniz . Mehmet Akif ERSOY ' un ince düşüncelerini okumak insana inanılmaz bir zevk veriyor . Tüm okurseverlere tavsiye ederim
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,8bin okunma
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitap Adı :
Safahat
Safahat
Yazar:
Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif Ersoy
Tür : Şiir Sayfa Sayısı : 544 Yayınevi: Akçağ SAFAHAT, 7 ayrı kitaptan oluşmaktadır. 1911-1933 yılları arasında yayımladığı yedi şiir kitabındaki şiirleri bir araya getiren eserdir. Safahat Ama o bir bütündür SAFAHAT'a bütünlük kazandıran ise, bizi biz kılan ciddi anlamda imandan beslenen idealizmin terbiyesinde oluşmuş değerler ile çözülüşün girdabında yaşanan hayat karmaşasının karşı karşıya gelmesi daha yerinde ifade ile çatışmasıdır. Safahat, yazarın kendi kültürüne ve iklimine bağlı, dürüst, mes'uliyet duygusu yüklü ve son derece duyarlı ve samimi bir insanın arzu, istek, şikayet, haykırış, keder, sevinç, ideal gibi zihnî ve kalbî hallerinin ifadesi edebi bir kitaptır.
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Akçağ Yayınları · 20136,8bin okunma
544 syf.
10/10 puan verdi
Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hâttâ, boğarım... - Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan koğarım! Üç buçuk soysuzun ardında zağârlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. #Mehmet Akif Ersoy MEHMET AKİF VATANDIR, MEHMET AKİF İMANDIR, İNANÇTIR, MEHMET AKİF ÜLKÜDÜR,TARİHTİR, MİLLi ŞUURDUR,MEHMET AKİF Kİ MEMLEKET SEVDASIDIR! Müslüman her Türk evladının okuması gereken bir eser 'SAFAHAT' Daha önce PDF okumuştum Safahatı.
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
kitabı hediye gönderdi. Her sayfasını okşayıp çoğu şiirini tekrar okudum. Değerli eseri bana hediye ettiği için
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
ve
OĞUZHAN SAYGILI
OĞUZHAN SAYGILI
hocama kocaman teşekkür ediyorum :) İyi okumalar..
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Akçağ Kitabevi · 20136,8bin okunma
1088 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Okumayı çok istediğim bir kitaptı. Mehmet Akif Ersoy'un kendi hayatını şiirleri ile önümüze serdiği bir kitap. Tabii ki doğrudan doğruya kendi hayatını anlatmıyor. Ama her şiir şairinden izler taşır. Okurken Akif'in hayat görüşü, sosyal hayatı, politik görüşleri ve inanışları ortaya çıkıyor. İslamcı bir şairdi. Ümmeti savundu. Şiirlerinde İslam ahlakıyla ilim ve fenni sentezleyen bir nesil istediği açıkça görülüyor. Orduya ve milletine olan düşkünlüğü ve hayranlığı da açıkça görülüyor. Kitapta İstiklal Marşı'na yer vermemiş. Çünkü onu milletine armağan etti. Ancak İstiklal Marşı'nın temasını ve düşüncesini taşıyan bir iki şiiri de kitapta var. Adları Cenk Havası ve Ordunun Duası. Benim okuduğum yayında Arapça Farsça kelimeleri anlamamız için sözlük de bulunuyor. Bu yönüyle benim için bulunmaz bir nimet aslında. Akif'in dili Türkçe-Farsça-Arapça ile harmanlanmış olduğundan çoğu kez anlamadığım kısımlar oldu. Aslında bu durum onun dilinin zenginliğini ve şiire hakimiyetini de gösteriyor. Eşsiz İstiklâl Marşı'mızın şairini her Türk vatandaşı okumalıdır. Okuyup sentezlemelidir.
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Konak Yayıncılık · 20156,8bin okunma
560 syf.
8/10 puan verdi
kitap dili ağır belki ama okudukça en azından biraz arapça osmanlıca biliyorsanız okurken o duyguları daha iyi anlıyorsunuz. bence herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap. şiirleri o kadar içten ki okurken bile o ana gidebiliyorsunuz. en azından dili daha sade günümüz türkçesiyle düzenlenebilse keşke bu sayede daha anlaşılır olur.
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Timaş Yayınları · 20186,8bin okunma
560 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
´´Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.´´ demiş İstiklâl şairimiz:
Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif Ersoy
Sözlerime öncelikle nereden başlasam bilemedim. Okumaya başlamadan önce birçok ön yargılarım vardı. Sayfa sayısı gözümü korkutmuştu. Tarihe yönelik kitaplar fazla ilgimi çekmezdi. Hep beni bir sıkacağına ya da içine sürüklemeyeceğine yönelik düşüncelerim vardı. Şairimiz eski döneme ait yaşamı, vatana olan sevgisini, dine olan aşkını, ilme olan vs. düşüncelerini o kadar güzel anlatmış ki, adeta içine sürüklüyor kitap sizi. Safahat demek: Evreler, safhalar anlamına geliyormuş. Özellikle şairimiz, Osmanlıca kelimelere ağırlık verdiği için okumak çok ayrı bir zevkti. Bir yandan da Türkçe anlamlarını araştırıp okumak bambaşka bir duygu. Kadim dostu Merhum İbrahim Bey'e yazdığı o şiir beni çok duygulandırmıştı. Bende okumak isteyenler için paylaşmıştım. #94755673 Mehmet Akif Ersoy kimdir ? tr.wikipedia.org/wiki/Mehmet_%C3...
Mehmed Akif
Mehmed Akif
(İnşallah bir gün okuyacağım bu kitabı.) Haydi durma! Kap bir ''Safahat'' sende okumaya başla. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum herkese...
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Elips Kitapları · 20076,8bin okunma
1088 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy 'un muhteşem eseri insanı ayrı bir coşkuya sevk etmekte ve sözdeki yüceliği gözler önüne sermektedir. Büyük şairimizin ruhu şad olsun.
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,8bin okunma
1088 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Elimde iki cilt şeklinde mevcut bu eser. Şiirlerin bi orjinal halleri bi de sadeleştirilmiş halleri var kitapta. Gerçekten okurken emek isteyen eserlerden ve bence Türk Edebiyatı'nın baş yapıtlarından. Anlam yoğunluğu , dil yapısıyla kusursuz bi örgü var şiirlerde. Eserin özetini zaten Mehmet Akif şu dizelerle kendi yapmıştır fazla söze daha ne hacet ... Safahât'ımda, evet, şi'r arayan hiç bulamaz; Yalınız, bir yeri hakkında "hazin işte bu!" der. Küfe? Yok. Kahve? Hayır. Hasta? Değil. Hangisi var ya? Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder!
Safahat
SafahatMehmet Âkif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,8bin okunma

Yazar Hakkında

Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif ErsoyYazar · 42 kitap
Mehmet Âkif Ersoy, (doğum adı: Mehmet Ragif, 20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936), baba tarafından Arnavut, anne tarafından Özbek asıllı Türk olan Cumhuriyet Dönemi şairi, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi, yüzücü, milletvekili. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın yazarıdır. "Vatan Şairi" ve "Milli Şair" unvanları ile anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül, Safahat en önemli eserlerindendir. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almıştır. Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı, babasının doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif'in ilk çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi. Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih, Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir kız kardeşi vardır. İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebinde, Ortaöğrenimine 1882 yılında Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı. Rüştiyeyi bitirdikten sonra annesi medrese öğrenimi görmesini istiyordu, ancak babasının desteği sonucu 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekteyken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisini bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebine (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Dört yıllık bir okul olan Baytar Mektebi'nde bakteriyoloji öğretmeni Rıfat Hüsamettin Paşa, Akif'in pozitif bilim sevgisi kazanmasında etkili oldu. Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı. Şiire olan ilgisi okulun son iki yılında yoğunlaştı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığı’nda (Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti) memur olarak işe başladı. Memurluk kariyerini 1893–1913 yılları arasında sürdüren Mehmet Akif'in bakanlıktaki ilk görevi veteriner müfettiş yardımcılığı oldu. 1898 yılında Tophane-i Âmire Veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi. II. Meşrutiyet’in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. Daha önce bazı şiirleri ve yazıları birkaç gazetede yayımladıysa da eser yayımlamaya uzun süredir ara vermişti. Meşrutiyetin ilanından sonra, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül'ulâ Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak 1913'te Umur-i Baytariye görevinden, sonra yayınlarının hükûmetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine 1914'te Darülfünun müderrisliği görevinden ayrıldı. Yalnızca Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. Yine 1914'te, Harbiye Nezareti'ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gelen teklif üzerine İslam birliği kurma gayesi güden Almanya'ya (Berlin'e) Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. İngilizlerle birlikte Osmanlı'ya karşı savaşırken Almanlara esir düşmüş Müslümanların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan Osmanlı'ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı. Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler cephelere uçaklardan atıldı. Almanya'da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilürreşad'da yayımladı. Lübnan'da yaşayan Mekke Şerifi Vezir Ali Haydar Paşa’nın davetiyle 1918'de bu ülkeye giden Âkif, Lübnan'dayken Şeyhülislamlığa bağlı Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Cemiyeti başkâtipliğine atandı. Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Mustafa Tevfik Efendi, Said Nursi gibi isimlerin kurduğu ve Osmanlı Devleti ile diğer İslam ülkelerinde çıkacak dini meseleleri halletmek, İslam aleyhindeki gelişmelere yanıt vermek amacıyla kurulan bu örgütte çalışırken bir yandan da Said Halim Paşa'nın "İslamlaşmak" adlı eserini Fransızcadan Türkçeye çevirdi. Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış; Türk halkı Kurtuluş Savaşı'nı başlatarak direnişe geçmişti. Bu harekete katılmak isteyen Âkif, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü. Bu arada Sebilürreşad idarehanesi, Millî Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçmiş olanlarla İstanbul’daki yakınlarının gizli haberleşme merkezi hâline gelmişti. Âkif, Kurtuluş Savaşı’nı desteklemesi nedeniyle 1920'de Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Cemiyetindeki görevlerinden azledildi. İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif, görevinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu'ya geçti. Sebilü'r-Reşad'ı Ankara'da çıkarması için Mustafa Kemal Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya vardı. Millî Mücadele'ye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı. Ankara'ya varışından bir süre sonra ailesini de yanına aldırdı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Âkif'in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı. İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1922 yılında sağlık gerekçesi ile milletvekilliğinden istifa etti. 1923 yılının Mart ayının son günlerinde ortadan kaybolan yakın arkadaşı Trabzon Milletvekili Ali Şükrü'nün Mustafa Kemal'in Muhafız Alayı Kumandanı Topal Osman tarafından öldürüldüğünün anlaşılması üzerine kendine yeni bir yurt bulması gerektiğini hissetti. Kendisini, ilk kez 1914 yılında gittiği Mısır'a bir süredir davet eden Mısır Hıdivi Abbas Halim Paşa'nın davetini kabul etti ve böylece, ilki 1923 yılı olmak üzere kışlarını Mısır’da geçirmeye başladı. Birkaç sene yazları İstanbul'da, kışları Mısır'da geçiren Mehmet Âkif, annesinin ölümünden sonra 1926 kışında Mısır'a kalıcı olarak yerleşti. Mehmet Âkif, Mısır yıllarında Kur'an yorumlamasının yanı sıra, Kahire'deki "Câmiat-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk dili ve edebiyatı dersleri verdi. 1934'te çıkarılan Soyadı Kanunu gereği "Ersoy" soyadını aldı. Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliğinin iyi geleceği düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya'ya gitti, fakat Mısır'a iyileşememiş olarak döndü. 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda öldü. Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.