Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Safahat'tan Seçme Hikayeler

Mehmet Akif Ersoy

Safahat'tan Seçme Hikayeler Sözleri ve Alıntıları

Safahat'tan Seçme Hikayeler sözleri ve alıntılarını, Safahat'tan Seçme Hikayeler kitap alıntılarını, Safahat'tan Seçme Hikayeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mahalle kahveleri, kendisine gelen insanları içine çeken ve kolay kolay bırakmayan bir bataklık gibidir. Buralara giden insanlar daha ölmeden çukura gömülmüş olurlar
Hayatın istekleri, bitip tükenmeyen arzular ruhumu sıktığı zaman tek gezinti yerim ölüler mahallesi olur. Çünkü diriler dünyasının o gürültülü ortamında, ahiretin insanı ihtiyaçtan uzak tutan huzurlu havası yoktur.
Reklam
Firavunlar rahmetle anılmayı kalplere işleyeceklerine kendi suretleri i kayalara işlemişlerdi. Fakat zaman denilen heybetli el, bu firavunları öyle bir cezalandırmıştı kine kibirli burunları almıştı kırılmadık ne de kolları!
Tahta sedirlere dizilmiş bir yığın çehre arasında fikir, zeka ve duygudan nasibini alan hiç kimse yok.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
Reklam
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan. Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
“هل يستوى الذين يعلمون والذين لا يعلمون.” “Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Olmaz ya... Tabî'î... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehâlet" denilen yüz karasından, Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. Kâfî mi değil yoksa, bu son ders-i felâket? Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden! "Son ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir! Zîrâ, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; Zîrâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Sayfa 197 - İz Yayıncılık
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili Sultanı Salahaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran.. Sen ki, İslamı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; Sen ki asara gömülsen, taşacaksın.. Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat.. Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber..
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin. Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Reklam
"Allah'a dayan.. sa'ye sarıl, hikmete ram ol. yol varsa budur.. bilmiyorum başka çıkar yol." Allah’a güven.. çalış gayret et, takdirine rıza göster. benim bildiğim yol budur.. başka bir doğru yol bilmiyorum.
Hakikat öyle küçülmüş ki: "yok" de geç artık Asıl bu yok gibi varlık değil mi maskaralık?
Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar.. O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar. Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor; * Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i.. Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab.. Seni ancak ebediyyetler eder istiab. "Bu taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına, Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına. Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle, Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana.. Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
269 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.