Sözler ve Alıntılar
Aytmatov: Evet, insan gerçekten seviyorsa, sevdiği kişiye zerre kadar kötülük yapması imkansız. Bu yazılmamış bir yasadır.
Sayfa 390
“Mutlulukla talihsizliğin arasındaki mesafe bir tek adımdır.”
İlmi aşinalık,
yüksek kültürlü olmak,
dünyaya felsefi bakış açısı bu ülke başkanının en mühim özelliklerindendir
Şahanov:
Hakimiyeti elinde bulunduranlann akil olması, halkın mutluluğu demektir.
Konfuçyüs,
M.Ö. 551-479 yıllarında yaşayan meşhur Çin düşünürü ve feylesof. Onun ağzından çıkan ibretli vecizelerden yararlanmayan Çin hükümdarı yoktur.
En gaddar olanı bile;
"
Halkı idare etmekte yanılırsak ulu üstadımız asla affetmez"
deyip Konfuçyüs'e saygısını beli ederken, bir yandan da korkuyormuş.
Konfuçyüs'ün iktidarda bulunmakla, devlet idaresiyle, hatta 18 bin âlemin her birisiyle ilgili söylediği derin manalı görüşleri dünyanın bütün dilleri ne tercüme edilmiştir:
"
Herkes kendine düşeni dürüstlükle yapmaya gayret etsin. Hükümdar ülke idaresini, işçi işini, baba babalığını, çocuk çocukluğunu bilsin.
Yaşamın basit dediğimiz bu kuralı!..
Okunmaz ki herkes bildiğini okur yine
Gerçekte ise sevmek, sınırsız sabır ve itimat isteyen, hem ağır hem sıkıntılı bir iştir. Bu işin püf noktası da, çekilen ızdıraptan lezzet alabilmektir. Gönlü zengin, her yönden uyumlu iki kişinin milyonların arasından birbirini bulup evlenmesine çok ender rastladığımız da bundan. Sevdiği insana can-ı gönülden bağlanmak da her kişinin kârı değildir. Gerçek aşktan zuhur eden güzel hasletleri, sevgisi uğrunda (gözünü) daldan budaktan sakınmayanların kahramanlıklarını, sevgi yolunda can pahasına verilen mücadele vakalarını toplayıp tüm dünya genelinde bir "Aşk Ansiklopedisi" hazırlansa ne iyi olurdu?
İyiliğin önünü kapattığın anda zulüm başkaldırır.
Sayfa 173 - DA
“...Toprağına, suyuna el koysalar neyse, tüm servetini, malını mülkünü yağmalasalar yine neyse diyorum, hatta ve hatta canına kıysalar, buna da susuyorum... İnsanın aklına, zihnine el koymaktan daha feci bir durum olabilir mi?
Neden sinir hastası olduğumuz anlaşıldı agshh
İnsan yemek yemediği zaman yaşama kabiliyetini kaybeder. Uyumazsa, morali yerinde olmazsa, yani huzursuz olsa psikolojik olarak bozulur. Sevgi ve karşı cinsle münasebetlerinde menfi yönden etkilenirse, tatmin olamazsa en uysal insanın bile karakteristik yapısı değişir, durup dururken huzursuzlanır, gittikçe hırçınlaşır. Bununla da kalmayıp bulunduğu ortamdaki pozisyonu değişir, insanlardan uzaklaşıp tek başına kalmayı tercih eder, neticede sinir hastası olur.