Ey güzel! Gözlerin fitne çıkarmada kaşlarınla işbirliği mi yapıyor ki bu derece gamzeli bakışların var. Gönlüm zülfüne asılmaya can atıyor, acaba canbaz (canıyla oynayan) olmasın. Bizi ayrılık derdine salman, sakın lütuflarına başladığın manasına gelmesin. Bu lütuflar acaba ne ola ki, işve mi, eziyet mi, naz mı ki.
Gönüller avlamak konusunda biricik olduğunu bütün dünya bilir. Aman dikkat et, sakın adaletsizliğini de herkes duymasın. Seninle biliş iken şimdi yabancılık göstermenin sırrını bir türlü çözemedim. Ne ola ki, işve mi, eziyet mi, naz mı ki.
Aşk ateşine yakmadığın hiçbir şey kalmamışken benim gönlümün yanmasının lafı mı olur. Aşk zincirini takmadığın boyun mu bıraktın sanki. Hepsi tamam da, beni görünce yüzünü döndürüp bir kerecik bakmadığın ne ola ki, işve mi, eziyet mi, naz mı ki.
Bu Selim kuluna durmadan ayrılık eziyeti göstermen de, bunca sadakatini aşk yolunda yalana döndürmen de, hatta yüzünü gösterip sonra yine gizleyivermen de ne ola ki, işve mi, eziyet mi, naz mı ki.