Zoraki Koca Serisi 1

Şahane Gelin

Fatih Murat Arsal

En Eski Şahane Gelin Sözleri ve Alıntıları

En Eski Şahane Gelin sözleri ve alıntılarını, en eski Şahane Gelin kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hayatta bazı şeyler kaçınılmazdır, kızılım! Bir oyuna giriştiniz ve hepiniz sonucuna katlanacaksınız. Ben de tabi..."
Sayfa 66 - OsmanKitabı okudu
Gözü sadece bir an için yanında oturan kadına kaydı. Masum bir gelin gibi beyazlar içindeydi. Yüzü duvağın altından görünmüyordu. Dar zamanda bulunan gelinlik ise ona göre biraz büyük ve biçimsiz sayılırdı. Üstelik kış mevsiminin neredeyse dokuz ay hüküm sürdüğü bir bölge için kalın ve kaba tasarlanmıştı. Vücudunun biçimi hakkında hiçbir fikir vermiyordu. Kahretsin! Şu anda bir erkekle bile evlenmiş olabilirdi.
Reklam
Çocuk elinde olmadan bu uzun adamı süzüyordu. Genç adam karla kaplı kaldırımın ucunda kıpırdamadan durmuştu. Giymiş olduğu kalın montu, onu daha da iri gösteriyordu. Siyah saçları, kar taneciklerini hızla serpiştiren rüzgarla birlikte alnına dökülmüştü. Düz ve biçimli alnında tatlı tatlı kıpırdanıp duruyordu. Fakat bu esmer adamı o anda dikkat çekici yapan ne kıskanılacak yakışıklılığı, ne de zengin olduğunu belli eden iyi giyimiydi. Başka bir şey vardı. Adeta elle tutulabilen bir şey! Bu adam, fazlasıyla öfkeliydi!
“Tutulma falan yok yani!” diye tekrar etti. “Her şey para için yapılan bir düzmece, şantaj... Zoraki bir evlilik!” Yeniden, Gülay’ın kireç gibi olmuş yüzüne çevirdi intikamcı gözlerini. Üzerini vurgulayarak sözünü bitirdi. “Ne o bana âşık, ne de ben ona! Öyle değil mi, karıcığım?” Gülay önce cevap vermedi. Gri gözleri titriyordu. Utancından kıpırdayamıyordu. Gözleri kocasının acımasız gözlerine kilitlenmişti. Sonra yavaşça, iştahı ve keyfi gitmiş olan Selin’e kaydırdı bakışlarını... Genç kadın da ona bakıyordu. Bu kadını sevmişti. Cana yakın ve nazikti. Bu kısa zamanda bile kanı kaynamıştı Selin'e. Öyle ki, kendisi hakkında kötü düşünmesine dayanamazdı. Ancak bu durumda iyi düşünmesi de beklenemezdi. Yapabileceği fazla bir şey yoktu. Her şey aynen kocasının anlattığı gibiydi. Dürüst davranmak zorundaydı. Kalbi kan ağlıyordu ama belli etmemeliydi. Selin’e bakarken titrek sesiyle kocasını onayladı. “Evet!” dedi. Sesi fısıltı gibiydi...
“Bu kadar basit mi yani?” diye sordu kuru bir sesle. Bu teklif karşısında hissettiği öfkeyi anlamıyordu. Ve bu sinirini gizlemek için bakışlarını aynı onun yaptığı gibi camdan dışarıya çevirdi. “Şey... Ailemin yanına dönerdim ama... gerçekten çok utanırım! Komşularımız... Arkadaşlarım... Ailem... Bunu yapamam, beni affet. Ama eğer Ankara’da olmamı da istemezsen... başka bir şehre de gidebilirim. Kaybolurum ortalıktan!” Kaybolmak mı? Osman’ın başı hızla ona doğru döndü. Karısının içtenlikle bakan gözleri genç adama çevrilmişti. Böylesine kusursuz güzellikteki bir yüzle hangi kadın ortalıktan kaybolabilirdi ki?...
“Acıtıyor…” diye onayladı genç kadın. Adamın saçlarını bebek gibi okşuyordu. Sonra yeniden başını kaldırıp o çok sevdiği koyu erkeksi gözlere baktı. “Ama sevginin güzel yanı da bu! Sen işe gittiğin zaman bile seni özlüyorum ve canım acıyor. Ben okuldayken bile aklıma hep sen geliyorsun ve yine canım acıyor. Uyandığımda yanımda olmadığını görünce de canım acıyor. Geç geleceğini öğrendiğimde de canım acıyor. Bir şeye üzgün olduğunda da… Ama yine de seni sevmekten vazgeçmiyorum. Bana evliliğimizin ilk günlerindeki gibi davransan bile, seni sevmekten yine de vazgeçmem…” “Gülay…” “Şişşt! Sevgi bu zaten! Canın acısa da seviyorsun. Sebebini anlamasan da seviyorsun. Bir erkeği kaba ve ilgisiz bulsan da seviyorsun. Seni terk edip gideceğini bilsen de seviyorsun.”
Reklam
49 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.