"Osman karısının yanağından kayan gözyaşını parmağının ucuyla sildi. "Ağlama artık..." diye fısıldadı. "Gözyaşlarına dayanamadığımı biliyor musun?"
"Mutluluktan!.." dedi Gülay. "Sadece mutluluktan!.. Bu sefer ağlamak hoşuma gidiyor. Senin için üzüntüden ağladığım çok gecelerim oldu. Şimdi ise çok mutluyum? Bırak ağlayayım. Sen beni sevdikçe... kollarımda olduğum sürece her şeye karşı koyabilirim!"
"Seni her zaman seveceğim..." diye fısıldadı Osman."
"Sen benim alınyazımsın. Sen benim şansımsın. Sen benim başıma gelen en güzel şeysin.."
"Kaderini kabullenmiş. Mahvettiğin hayatını sana emanet etmiş. Ben bunu asalaklık olarak tanımlamazdım. Brlki sana mahkûm kalan bir melek diyebiliriz! Şeytana boyun eğen bir melek!"
"Hayatta bazı şeyler kaçınılmazdır, kızılım! Bir oyuna giriştiniz ve hepiniz sonucuna katlanacaksınız. Ben de tabii.." Gözleri güzel dudaklarına takıldı. Gülümsemesi yavaşça yok olmuştu. "Emin ol boşanmak her ikimiz için de bir kurtuluş olacak.."