***
Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim.
Bırak kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin.
Sana kayıtsız şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan.
O zaman her şeye katlanırım. korkulardan, endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim.
Çaresizlikler beni korkutmaz.
Şu aşağılık dünyanın hiçbir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık...
Duyarlarsa'' diyorsun. Duysunlar ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı?
...seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum.
Sokaklar, evler, caddeler, vitrinler seni hatırlatmasın diye.
Gün oluyor; anlıyorum senden ve bu şehirden kaçmanın faydasızlığını.
Çünkü; biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin, ya da gittiğim her yerde senden bir şey olacak...
"Elinde, tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz. Çıkardım, duvara çarptım, parçalandı ve durdu. Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan. Yoksa zaman ilerliyordu."
Bana, "Çok yazıyorsun," diyorlar. Bir insana, "Sen çok yaşıyorsun, artık öl," denir mi? Benim yaşamam ve şiirim birbirinden ayrı şeyler değil ki! Yaşarken şairliğimi yaşıyorum ben. Yürürken, konuşurken, sevişirken hep şairliğimin içindeyim, o da benim içimde. Birbirimizi tamamlıyoruz durmadan.