Tanpınar her ne kadar arayışta, bunalımda, sıkıntılı bir süreçte olsa da; toplumun fotoğrafını çekerken hakikati apaçık gösterip okuru arafa yollasa da; kendisi her zaman hayat adına umutlu gibi. Zira, karakterlerin en bunalımlı zamanında onlara hayatın yine de güzel olduğunu söyletmesi manidardır.
Nasır Paşa'nın, geçmişinde yaşadıklarının vesikaları olan ne varsa (fotoğraf gibi) yakması ve yaktıktan sonra acı gerçekle yüzleşmesi: Ateş sadece maddeyi yakar.
Sahnenin Dışındakiler de ne olursa olsun hayatın çürümeyen bir tarafı olduğunu söylerken
Huzur hayatın her çağda insanı zehirleyebileceğini söylüyor. Bu tezatlığı şöyle anlayabiliriz: Hayat, insanı her zaman kötü etkileyebilir fakat muhakkak temiz kalmış bir yanı vardır. Tanpınar bu iki görüşü belirterek seçimi bize de bırakmış olabilir çünkü kendisi sürekli arayan bir insandır, bu sebeple kesin ve net görüş ifade etmekten imtina etmiştir. Hülasa, iki görüş çıkarabiliriz: 1- Hayat ne kadar zorlasa da insanı temiz kalmış bir yanı vardır. 2- İki görüşte belirtilerek kesin karar okuyucuya bırakılmıştır.