Tanpınar’ın bu nehir roman üçlemesine (Mahur Beste-Sahnenin Dışındakiler -Huzur) Huzur’la giriş yapmıştım. Ama o nasıl bir girişti? Ne yazılıp ne yayımlandıkları,ne de tarih sıralamasına göre hareket etmişim. Benim gibi canının istediği kitaptan başlamak isteyenler için belirteyim, hiçbir ziyanı yok.
Bu kitap milli mücadele yıllarını, 1920’li yılların İstanbul’unu konu alıyor. "Orada (Anadolu'da) mücadele var, muharebe var. Mukadderatımız orada halledilecek! Asıl sahne orası. Biz burada malesef sadece seyirciyiz. Sahnenin dışındayız"
İstanbul’da, sahnenin dışındaki sahneye çıkarılan insan yüzleri..Memleketin elden gitmesine Adalar’daki evi kadar üzülmeyen siyasetçiler, işini bilirler, harp vurguncuları, işbirlikçileri; umumi bir yoksulluk ve çaresizlikle yaşamaya çalışan bir halk, Anadolu’daki mücadeleye omuz vermeye çalışan bir avuç vatansever.
"Gün, hafta, ay gibi zaman bölümlerinin yanında bir de hadiselerin iklimi vardır ki, hemen öbürleri kadar, hatta daha fazla insanların hayatını içine alırlar." Tıpkı bu alıntıdaki gibi, işgal altında olan bir şehrin iklimini aktarıyor Tanpınar. Dünya gömlek değiştirirken düğmesini iliğe geçiremeyen İstanbul’u..Bağrı açık kalmış, kuru öksürüğe tutulmuş İstanbul’u ve her öksürükte sarsılan insanlarını.
Kasvetli, ağır akan ama nefis bir dönem kitabı bu. Bir Huzur değil ama sevilesi.