Sahte Dindarlar Sahte Laikler

Seyyid Ahmet Arvasi

Sahte Dindarlar Sahte Laikler Gönderileri

Sahte Dindarlar Sahte Laikler kitaplarını, Sahte Dindarlar Sahte Laikler sözleri ve alıntılarını, Sahte Dindarlar Sahte Laikler yazarlarını, Sahte Dindarlar Sahte Laikler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Üzülerek belirteyim ki, bizim ders kitaplarımız, bizzat bizim tarihimiz, bizim kültür ve medeniyetimiz karşısında, "olumsuz tavırlar" sergilemektedir. Bilhassa, tarihimizin Osmanlılar Dönemi ile ilgili, bazı ifadeler ıstırap vericidir. Nedir, o "müstebit hükümdarlar", "kızıl sultanlar", "deli padişahlar",... hikayesi?.. Hele İslâm Tarihi ile ilgili gaflar... Kapanmış yaraları kaşıma gayretleri!.. Hulefâ-i Raşidîn" ve diğer "Ashab-ı Kiram" ile ilgili sözler...
"22 senelik gurbet işçisi Ahmet Yamaner, çocuklarını niçin Türkiye'de okuttuğunu sorduğumuzda şunları söyledi: 'Türkiye'den kaçarak buralara sığınan devlet ve millet düşmanları, öğretmen olarak, çocuklarımın karşısına çıktılar. Benim çocuğuma, tarihimi, coğrafyamı, kültürümü onlar öğretecekler, vatan sevgisini, dînimizi yine onlar anlatacaklar(!). Ben, onlara güvenemedim".
Reklam
Milliyetçiliği, 'geçici bir duygu' sanan zavallı idraklere yazıklar olsun!
Bunun yanında, hemen belirtmeliyim ki, görebildiğim kadarı ile bizim "ders kitaplarımızda" -sanıldığı gibi-Yunan aleyhtarı ifadeler pek yoktur. Aksine, bizim kitaplarımız Greko-Lâtin hayranlığı telkin eder. Hattâ, bizim bazı şairlerimiz Güzel İzmir'imizi "Homerin diyarı hey!" diye över. Bizim ilim, fikir ve sanat adamlarımız, bizim ülkemizde, Yunan kültür ve medeniyetini diriltmek için ne mümkünse yaparlar. Bizim tiyatrolarımız, ağzına "Oğuz Destanlarını" almaktan korkarken, sahnelerimizi Eski, Yeni Yunan Klasikleri doldurur. Yunanlılar, Batı Trakya'da camilerimizi, medreselerimizi, tarihî han ve hamamlarımızı yerle bir ederken, bizler, burada, onların miraslarını ayakta tutmak için milyarlar sarfediyoruz.
Yabancı dil öğreniyoruz bahanesiyle hiçbir okulumuzda, akademimizde, enstitü ve fakültemizde, Türkçe "ikinci plâna" itilemez.
Esefle belirtelim ki, günümüzde yine İran ve Suudî kaynaklı fitne susmuş değildir. Fırsat buldukça, şeytanın aklına bile gelmeyen metodlar ile ülkemize sızmaya çalışmaktadır. Onun için ve ısrarla yıllardan beri diyoruz ki, "Bir devlet, milletinin dînine sahip çıkmaz, kendini çeşitli komplekslere kaptırarak, dîn sahasını ihmal ederse; millet, sağlam, yeterli ve tatmin edici bir dîn eğitim ve öğretiminden geçirilmezse, başka devletler 'sahte sahipçilik tavrı' içinde meseleleri istismar ederler". Dediğimiz bir bir çıkmıyor mu?
Reklam
Tanrıtanımazlar, işin bu tarafını ya bilmezler, ya da bilmezlikten gelirler. Onlar, bu gelişmeleri fırsat bilerek İran ve Suudî emperyalizmine cephe almak yerine, İslâm'a düşmanlıklarını sahte bir laiklik tavrı ile gizleyerek "zinde kuvvetleri" yanlarına çekmek isterler. Ülkemizde kendi başarılarına engel olacak su katılmamış "lâikleri" ve "Atatürkçüleri" bile, nerdeyse dâvâya ihanet etmekle suçlayarak herkesi sindirmek isterler. Bu marksist ve ateist oyunları artık görmek gerekir... Aksi halde, sonradan dövünmek boşuna...
Yine hemen belirtelim ki, İran Şiî Cumhuriyeti'nin ve Vehhabî Suudi Arabistan Krallığı'nın esas maksadi "Lâik Türkiye Cumhuriyeti"ni yıkmak değildir. Her ikisinin de ortak hedefi, asırlardır, bu milletin vicdanını yoğuran "Ehl-i Sünnet Vel Cemaat" inançlarını yıkmak, Türk milletini ve devletini kontrol altına almaktır. Bu oyun, Cumhuriyet'ten önce de oynanıyordu.
Geri16
70 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.