Said Halim Paşa Külliyatı

Vahdettin Işık

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bütün Fenalıkların Asıl Menşei
Çünkü müceddidlerimiz insânların kavânîn ve nizâmât içün degil belki kavânîn ve nizâmâtın insânlar için vücûda getirilmiş olduğunu hiçbir zaman hakîkaten anlayamamışlardır. Bir Fransız'a sorunuz ki eger Fransa ricâl-i hükûmeti komşuları bulunan İngilizlerin kavânîn ve nizâmâtını tatbike kalkışacak olurlar ise Fransa'nın hali ne olur, buna cevaben: Fransa'nın mûcib-i mahvı olur diyeceginde şübhe yok. ... İşte görülüyor ki bütün fenâlıkların asıl menşei birdir. Ya'ni kavânîn ve müessesât-ı ecnebiyenin kabûl ve idhâliyle mazhâr-ı teceddüd ve terakkî olmaklığımız lüzûmuna bizce kanâ'at hâsıl eylemek hatasıdır. Bütün mesâibemizin menba' ı olan şu muzır i'tikâd acabâ bize nereden geldi? Fikrimizce bütün fenâlıkları tevlîd eden, medeniyet-i Garbiyeyi anlamayarak tatbîk edişimizdir. ...
Sayfa 47 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Vahdet-i Siyâsiye-i Osmaniye
Binâen'aleyh vahdet-i siyâsiye-i Osmaniye Avrupa hükümât-ı Hıristiyâniyesinde olduğu gibi milliyet esâsâtına degil fakat vahdet ve uhuvvet-i İslâmiye esâsına müsteniddir. Esâsen İslâmiyet'e hâs olan bu his sayesindedir ki dünyadaki bütün Müslümânlar kendilerini birbirlerinin ihvânı addederler. Bazı mütefekkirîn böyle bir vahdet-i siyâsiyenin hakîkî ve devâmlı bir şey olamayacağını iddiâ ediyorlar. Vakı'a târîh-i Osmanî bunların iddi'alarını sûret-i kat'iyede tekzîb etmekde ise de şurasını da ilave ederiz ki îcâbâtı anlaşılmak ve icrâ olunmak şartıyla iş bu vahdet-i siyâsiye dahî digerleri derecesinde hâiz-i kıymet olmamakta bir sebeb-i mantıkî yokdur.
Sayfa 65 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çâre yok, bir gün gelecekdir ki hakâik-i İslâmiye Müslümânlığa karşı gelen dalâletlere bir def'a daha galabe çalacak da, hükümdârı yeryüzündeki Müslümânların halifesi bulunan, bu memleket bir def'a daha akvâm-ı İslâmiye'nin başına geçecek, onları semt-i sa'âdete doğru sevk edecekdir.
Sayfa 369 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
HAKÎKATLERİN VATANI?
Bütün hakâik-i fenniye gibi hakâik-i İslâmiye'nin de vatanı yoktur. Nasıl bir İngiliz Riyâziye'si, bir Alman Hey'et'i, bir Fransız Kimyâ'sı olamazsa ayrı ayrı Türk, Arab, Acem, yâhud Hind Müslümânlığı da olamaz. Ancak fennî ve tecrübî hakîkatlerin âlem-şümûl tabî'ati, nasıl, hey'et-i mecmû'ası irfân-ı beşerî temsîl eden fennî olmakla berâber millî birtakım harslar vücûda getiriyorsa; İslâmî hakîkatlerin cihânşümûl seciyesi de hey'et-i mecmû'ası ahlâk ve ictimâ'iyât-ı İslâmiye'nin mümessili olan ahlâkî, ictimâ'î, bununla berâber millî birtakım harsları ibdâ' eder. Me'a-mâ-fîh her ne kadar hakîkatlerin vatanı yoksa da tecellîleri tefsîr ve tatbîk edilmekde bulundukları muhîte tabi'dir.
Sayfa 380 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
O hâlde Müslümânların en iyileri haklarını, vazîfelerini dîgerlerinden daha yüksek, daha mükemmel bir sûretde idrâk ederek onlardan daha güzel îfâ ve müdâfa'ada bulunanlar olacakdır.
Sayfa 397 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.