Hepimiz yanlış yollara girdik.
Ama sonra bir de o yolları aydınlığa çıkaran köprüler çıktı karşımıza.
Kalbimize taze ceviz gibi kıranlar da oldu, aynı kalbi avcuna alıp kibarca okşayanlar da.
Solan çiçeklerimiz de oldu elbet, hassas filizlerden doğan lezzetli meyvelerimiz de.
İliğimizi titreten soğuklar da geçti içimizden, bir o kadar taptaze açan güneşler de.
Yok, korkuya mahal yok.
Yollar eninde sonunda mutlaka iyiliğe, mutlaka sevgiye, mutlaka güneşe varır.
Bir de böyle düşün; belki de yürüdüğün tüm çakılları yollar seni bir yerlerde mutlaka çiçekli tarlaların olduğuna inandırmak için vardır.
Hiçbirimiz göstermek istediğimiz kadar güçlü, bilgili ve kendinden emin değiliz. Hepimizin hiç durmadan titreyen bir teli, altına bir şeyler sıkıştırmadığı sürece yere sabit basmayan bir ayağı var.
Emin olun, var.