Salon Köşelerinde
Safveti ZiyaSalon Köşelerinde Reviews
You can find Salon Köşelerinde reviews, Salon Köşelerinde book reviews, Salon Köşelerinde ratings on 1000Kitap.
Aşk sen nelere kadirsin:)
İstanbul beyefendisi....
Aşk sen nelere kadirsin :)
Pera palas ve şaşalı geceleri
Osmanlı'nın son zamanlarında üzerinde olan batı etkisini işleyen kısa roman
İstanbul beyefendisi şekip bey ve İngiliz hanımefendisi Lydia 'nın aşkını konu almış o zamanın imkanları ve şartlarıyla gülmeyi ,dans etmeyi ve bir Avrupalı gibi özentili yaşamayı seçen şekip beyefendi....
Her kitap insanı içine alamıyor uzun süredir elimde kalan bir kitap oldu zamanı gelmeden okunmayan tarzdan.
Sıkıcı geldi açıkçası
Türk-İngiliz kültürünü işleyen batılı yaşama uyum gösteren bir Türk beyefendisi..
Aşkının akıbetini bilmeden, dansa ve kadınlara olan tutkusunu konu alan kısa bir roman ..
Okumak isteyenlere keyifli okumalar şimdiden ben keyif alamadım :)
Salon Köşelerinde ilk kez Servet-i Fünün dergisinde tefrika edilmiş, ancak sansüre uğramış.1912 yılında çıkarılmış bölümler eklenerek kitaplaştırılmış.
Safveti Ziya daha çok öyküleri ile tanınmış.Halit Ziya ve Mehmet Rauf’un teşvikleri roman yazmasında etkili olmuş.
Halit Ziya Uşaklıgil Kırk Yıl’da Safveti Ziya’dan “Biraz şakrak, biraz fazlaca hoppa, gülmekten ve güldürmekten biraz fazlaca haz alan yakışıklı, sevimli, Fransızcayı pek iyi söyleyen, insanda derhal pek zeki bir adam hissini uyandıran bir gençti ki bende derhal pek iyi bir tesir hasıl etmişti...” diye bahseder.syf 340
İster istemez roman kahramanı Şekip Bey ile Safveti Ziya arasında benzerlik hissettim.Gündelik hayattaki batılılaşmayı gözler önüne seren Salon Köşelerinde, pek çok eleştirmen tarafından roman tekniği açısından başarılı bulunmamış olsa da ben sevdim.
Salon Köşelerinde
Herkese merhaba,
Salon Köşelerinde Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmış ve sansüre maruz kalmış bir kitap. Bu bilgi kitabı okumadan önce dikkatimi oldukça çekmişti. Bu nedenle biraz daha dikkatli okudum.
Kitabın başkahramanı Şekip Bey eğitimli bir Türk gencidir. Maddi durum açısından da rahat olan bu beyefendi zamanının önemli bir kısmını balolarda, davetlerde geçirmektedir. Bu davetler vasıtasıyla tanıştığı bir İngiliz kızına, Lydia Sanşayn'a (isim kitapta bu şekilde yazılmıştı) ilgi duymaya başlıyor. İlgisini yavaş yavaş belli eden Şekip Bey'e genç kadın pek de umduğu gibi karşılık vermiyor.
•••
Özellikle yazıldığı dönemde Osmanlı'da da yükselmeye başlayan "milliyetçilik" ve "Türkçülük" akımlarını yücelten atıflarda bulunan kitap dönemin Türk insanlarının da eğitime önem verdiğini göstermeye çalışıyor ve 'eğer devletin başında bu kadar sıkıntı olmasa halk bu halde olmazdı' mesajı veriyor. Tabi bir aşk hikâyesine yedirilmiş bu alt metin sansürün kurbanı oluyor. Sansürsüz bir şekilde basılmasıysa II. Meşrutiyet'ten sonra gerçekleşiyor.
Kitap büyük bir ustalıkla yazılmamış, ciddi bir edebî zevk vermiyor fakat dönemin yaşam tarzı ve edebiyatı hakkında -çok ufak da olsa- bir fikir edinmenizi sağlar diye düşünüyorum.
Okumanızı tavsiye eder, okumayı düşünen herkese keyifli okumalar dilerim.
"𝓐𝓼𝓲𝓵 𝓭𝓾𝓷𝔂𝓪𝓭𝓪 𝓶𝓾𝓱𝓪𝓫𝓫𝓮𝓽𝓲𝓷 𝓷𝓮 𝓸𝓵𝓭𝓾𝓰𝓾𝓷𝓾 𝓫𝓲𝓵𝓶𝓮𝔂𝓮𝓷𝓵𝓮𝓻𝓮, 𝓸 𝔂𝓾𝓬𝓮 𝓱𝓲𝓼𝓼𝓲 𝓽𝓪𝓴𝓭𝓲𝓻 𝓮𝓭𝓮𝓶𝓮𝔂𝓮𝓷𝓵𝓮𝓻𝓮, 𝓴𝓪𝓵𝓹𝓵𝓮𝓻𝓲𝓷𝓭𝓮 𝓶𝓾𝓴𝓪𝓭𝓭𝓮𝓼, 𝓪𝔃𝓲𝔃 𝓫𝓲𝓻 𝓱𝓪𝔂𝓪𝓵 𝓽𝓪𝓼𝓲𝓶𝓪𝔂𝓪𝓷𝓵𝓪𝓻𝓪 𝓪𝓬𝓲𝓶𝓪𝓵𝓲𝓼𝓲𝓷𝓲𝔃... 𝓓𝓾𝓷𝔂𝓪𝓭𝓪 𝓼𝓮𝓿𝓶𝓮𝓴, 𝓼𝓮𝓿𝓲𝓵𝓶𝓮𝓴 𝓴𝓪𝓭𝓪𝓻 𝓫𝓪𝓱𝓽𝓲𝔂𝓪𝓻𝓵𝓲𝓴 𝓿𝓪𝓻 𝓶𝓲 𝔃𝓪𝓷𝓷𝓮𝓭𝓮𝓻𝓼𝓲𝓷𝓲𝔃?"
"Salon Köşelerinde", daha önce duymadığım ve çoğu kişinin de duyduğunu sanmadığım Safveti Ziya’ya ait bir kısa
Aşk mı acıya müptela olmak mi?
Yok olmak üzere olan bir devletin vatandaşı olma ezikliği içinde aşkını ıztıraba dönüştüren bir genç üzerinden Osmanlı sosyetesinin bence acınası halini anlatan bir eser.
Safveti Ziya, Serveti Fünun içerisinde en az eser veren yazar diyebilirim. Biz kendisini aşırı batı hayranlığı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürklü salonlar dahil her yerde verdiği protokol ve adabı muaşeret dersleriyle tanıyoruz. Kendi hayatının da salonlar arasında geçtiğini söylemek mümkün.
Aslında, dönemine göre bence çok maharetli ve süslü kelimeli bir öykü anlatıcısı. Teknik açıdan zamansal olarak iyi bir eser olduğunu düşünüyorum. Özellikle kurgu içinde kurguyu fikir edinip esere yansıtmak muazzam iş.
Toplumcu olmamak ve taklitçi olmakla eleştirildiği hususunda şöyle bir parantez açabilirim kendi adıma, evet modernite nazireleri var ama bazı yerlerden daha derin dersler çıkarmanın da mümkün olduğu bir eser.
Çeviri veya batı edebiyatından izler taşıyor. Aynı cümlede hem Farsça, Arapça hem de Fransızca kökenli kelimeler ile karşılaşabiliyoruz. Sebebinin şöyle olduğunu düşünüyorum; dönem içerisinde dili ve işlerliğini denetleyen bir kurum yok, çeviri eser sayısı az olduğundan batı kökenli kelimeler olduğu gibi kullanılabiliyor. Çünkü örnek yok veya dönüşüm tercih edilmiyor. Bunun, hem divan hem de batı edebiyatı etkisiyle dilimizi arılıktan çıkardığını düşünüyorum.
Ben daha toplumcu ve en nihayetinde milli unsur sevdalı eser sevdiğimden kendimi bulamadım. Döneme farklı bir yerden bakmak adına okunabilecek bir eser. Bu eser ve dönemsel bazı eserler için bir çeviri etkisi araştırması yapmak adına, esere daha betimsel bir yerden baktığım doğrudur. Arz ederim. :)
#bookstagram #safvetiziya #salonköşelerinde