Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din

Immanuel Kant

Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din Posts

You can find Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din books, Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din quotes and quotes, Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din authors, Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din reviews and reviews on 1000Kitap.
Şimdiye kadar, kendi kanısına göre olağanüstü biçimde ihsan bağışlanmış (seçilmiş) olanların, herhangi bir işte ya da sorunda, toplumsal ilişkide güven duyabileceğimiz ve doğası itibariyle dürüst insanı bir parçacık bile geride bıraktığını görmemişizdir; tam aksine, bir bütün olarak ele alındığında, seçilmişler onunla karşılaştırılmaya tahammül edemezler; çünkü bunun sonucunda doğru yolun ihsandan erdeme değil, erdemden bağışlayıcı ihsana giden yol olduğu ortaya çıkar.
Sayfa 248 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Anlayana çok sert bir eleştiri.
“İlahi Babasının isteğini yerine getirmek" zorunda kalmamak için, "Tanrım, Tanrım" diye haykırır. Böylece aslen pratik niyetleri canlandırmak için bazı araçların kullanıldığı törenleri, kendi içlerinde birer ihsan aracıymış gibi düşünür; hatta böyle olduklarına dair inancın, dinin özsel parçalarından biri olduğunu beyan eder (sıradan insan bunu gerçekten de dinin bütünü olarak görür) ve kendini daha iyi bir insan haline getirme işini bütünüyle lütufkâr Tanrı’ya bırakarak, bu sırada (kişinin, saygı duyduğu ödevi yerine getirmek için kendi güçlerini tatbiki olan) erdem yerine, (Tanrı’nın yasasına edilgen bir saygı olan) dindarlıkla ilgilenir - ve en nihayetinde, bir kişinin tanrısallık (hakiki dini niyet) sözcüğüyle neyi kastettiği konusunda bize fikir verebilecek olan tek şey, dindarlıkla birleştirilmiş erdemdir.
Sayfa 247 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Reklam
Örneğin Muhammed inancında beş büyük emir vardır: yıkanma (abdest), dua (namaz), oruç, zekât ve Mekke'ye hac. Bunlar içinde sadece zekât, hakiki erdemli ve aynı zamanda dini bir eğilimden ileri gelmesi dolayısıyla, insani bir ödev olarak diğerlerinden ayrılır ve böylelikle özgün bir ihsan aracı olarak görülmeyi gerçekten de hak eder. Ancak tam aksine, gerçek şudur ki, o da diğerlerinden ayrı bir yere konmayı hak etmez, çünkü bu inanç altında, zekât da yoksullar adına Tanrı’ya sunulanların, bir adak olarak yoksulların elinden zorla alınmasıyla bir aradadır.)
Sayfa 239 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Bize ahlaken iyi bir davranış olarak emanet edilen şey, yabancı araçlar yoluyla değil, sadece kendi güçlerimizi mümkün olan en iyi şekilde kullanmamız aracılığıyla meydana gelmelidir.
Sayfa 235 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Bir insanı dini inancından dolayı yaşamdan mahrum bırakmak kesinlikle yanlıştır. Ancak Tanrı’nın bu korkunç kararı her zaman ifade etmiş olması, ancak tarihsel belgelere dayanarak iddia edilebilir ve asla zorunlu bir kesinliğe sahip değildir. En nihayetinde, vahiy engizisyon üyesine ancak insanlar aracılığıyla ulaşmış ve insanlar tarafından yorumlanmıştır.
Sayfa 230 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Bilinç, kendi içinde ödev olan bir bilinçlilik durumudur.
Sayfa 228 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Reklam
Ahlâki yaratılışı ilgilendirenler bakımından, her şey kişinin, birinin ödevlerini sınıflandırdığı en yüce kavrama bağlıdır. Tanrı’ya saygı, kendisine bağlı erdemle birlikte ilk sıraya konduğunda, [saygıya dair] bu amaç bir put haline gelir. Yani Tanrı, yeryüzündeki ahlaken düzgün davranışla değil, tapınma ve kendimizi zorla kabul ettirme yoluyla memnun etmeyi umabileceğimiz bir Varlık olarak düşünülür; o zaman din de bir putperestlik olur.
Sayfa 227 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Akıl, aklın kökeni ve daha ziyade gücü, tamamıyla, kendine yeten ödev belirlenimimizle olan ilişkisi üzerinden temellenir.
Sayfa 225 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Kategorik imperatif niçin kendiliğinden Tanrı’ya götürsün ?
Sadece akla dayanmasına ve hiçbir tarihsel öğreti gerektirmemesine karşın, her insana, en basit insana bile, sanki yüreğine kazınmışçasına yakın duran pratik bir bilgi -yetkisi konusunda herkesle uzlaşmamız için sadece adını koymamız gereken ve herkesin bilincindeki koşulsuz bağlayıcı gücü, yani, ahlâk yasasını içinde taşıyan bir yasa - mevcuttur. Üstelik bu bilgi ya tek başına ve kendiliğinden Tanrı’ya inanca yöneltir, ya da en azından Tanrı kavramının ahlâki bir Yasa Koyucu olarak belirler; böylelikle de bizi her insan tarafından anlaşılabilir olmakla kalmayan, aynı zamanda en yüksek düzeyde saygıdeğer bir saf dini inanca götürür.
Sayfa 223 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Nerede inançsal hükümler anayasadaki kanunlar içinde bir yer bulmuşsa, orada anayasanın aklı ve hatta sonunda Kutsal Kitap öğrenimini bilfiil bir kenara bırakabileceğine inanan bir ruhban sınıfı hüküm sürmektedir. Çünkü anayasa, görünmez Yasa Koyucunun iradesinin yegâne yetkili muhafızı ve yorumcusu olarak, inancın buyruklarını tek başına yönetme otoritesine sahiptir ve bu yüzden, bu gücüyle, ikna etmesi değil sadece buyurması gerekir. Ancak ruhbanlar (…) baş döndürücü bir menfaat vaadi aracılığıyla yönetir. Ne var ki bunun sonunda, ikiyüzlülük alışkanlığı fark edilmeden kulların bütünlüğünün ve sadakatinin altını oyar, onlan sivil görevler dâhilindeki hizmetlerde bile açıkgöz bireyler haline getirir ve sonunda, hatalı olarak benimsenmiş tüm ilkeler gibi, amaçladığı şeyin tam tersini ortaya çıkarır.
Sayfa 221 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
258 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.