Zulümler altında bunalan ama Allah ile aldatılmaya her zaman müsait olan halk, ne zaman patlama noktasına gelmişse onu teskin edip susturmak için görkemli bir cami yapılmıştır.
“İnsan, inançsız yaşayamaz. Önemli olan soru, bu inancın liderlere, başarıya, makinelere duyulacak bir inanç mı yoksa kendi üretici etkinliğimize yaşantımız üstünde temellenen aklî bir inanç mı olacağı sorusudur.”
~ Erich Fromm ~
Zulüm, varlık düzeninde yozlaşma ve yabancılaşmaya sebep olmaktadır. Ve bu anlamda en büyük zalim, insandır. Çünkü yaradılış düzenini ve tabiattaki denge ve ahengi bozan tek varlık insandır.
“İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost/yardımcı/yönetici/önder yaparız.” (En’am, 129)
Bu beyyine göstermektedir ki, zalimlerle zalimlerin ve bu ikisine yamaklık-uşaklık edenlerin ilişkisi daima bir çıkar ilişkisidir; hiçbir iman ve gerçek kaygısına dayanmaz. Zalimleri yaratan sürüleşmiş halk yığınları da, büyük zalim zağarların yedikleri haramlardan birer kırıntı kapabiliriz diye onlara destek veren fino köpeklere benzerler. Ve bu finoluğu bir başarı, bir beceri, bir kurnazlık sayarlar. Zavallı finolar, önlerine atılan ufak kırıntılar karşılığında kendilerinin ve çocuklarının yarınlarını mahvettiklerini bir türlü anlamazlar, anlamak istemezler.
despot-tağut yönetimler, kitleleri, özellikle inanç camialarını çeşitli fırkalara bölmeyi ihmal etmezler. Çünkü bu bölünme, camianın gücünü parçalar ve onu sıkıntı yaratan bir unsur olmaktan çıkarır.
“İnsan, inançsız yaşayamaz. Önemli olan soru, bu inancın liderlere, başarıya, makinelere duyulacak bir inanç mı yoksa kendi üretici etkinliğimize yaşantımız üstünde temellenen aklî bir inanç mı olacağı sorusudur.”
~