Ah sevgili Francesca... Kendini bulma yolculuğundu bence bu senin. Haydi, dostlar anlatmaya başlıyorum!
Francessa, harika bir kocaya sahip. Onu seviyor fakat eksikliğini hissettiği bir şeylerin olduğunu o vefat ettikten sonra anlıyor. Kocasının yerine geçen yeni beyefendi ise Francesca'yı gördüğü ilk andan beri ona tutkun. Ondan kaçmak için sorumluluklarını, geleceğini, geçmişini bir tarafa atıyor ve uzaklaşıyor. Becerebiliyor mu? Tabii ki hayır!
Sezon zamanı Londra'ya geliyor ve karşılıksız aşkı ile karşılaşıyor. Ama sevgili Michael'in işi çok zor çünkü Francesca da tıpkı kendisi gibi evlenme kararı almış. Anne olmak isteyen bir kadının gözü karalığı ile karşı karşıya kalmak ilginç bir durum bence. Her neyse...
Francesca'nın talipleri hiç de azımsanacak bir sayıya sahip değil. Dul olmasını herkes bir kenara itmiş çünkü kadın genç, güzel ve iki çeyizli. Resmen sezonun gözdesi! Kim kaçırmak ister ki böyle bir hanimefendiyi? -Yemin ederim, mal olarak görüyor çoğu talip. Bizdeki hoş olmayan başlık parası ile eş değer bence. Hiç de romantik değil, acımasızca bu kısımlar. Aşk romanı olmasa ve bana bu duyguları hissettirmese daha söylenirdim ya neyse!-
Zeki ve yeşil gözlü yakışıklım Colin, yavaş yavaş Michael'i işliyor. Eh Colinciğim, Leydi Whisledown 'dan kalır yanın yok ama harikasın bebeğim. Seni de yeniden everdik bu kitapta. ❤
Sonrası yol... Michael'in ölmüş kuzeninin karısına göz koymasının yanlışlığı ve doğruluğu üzerindeki yaşadığı dalgalanmalar... Francesca'nın yasadigi git geller derken kitap sonlanıyor.
Seni temin ederim ki mutlu son. Severiz böylesini. ❤
