Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sanat ve İktidar

Aydın Şimşek

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Garip bir gerçeklik olarak, günümüzde bilmenin tersi cehalet değil, yalan ve hiledir artık. Çünkü modern akilcılığın geldiği yer, kitlesel öldürme, yok etme sanayidir. Bu nedenle neredeyse topraklarından faşizm geçen tüm ülkelerde, eleştirel ve tarihsel bir bellek yaratabilmek için soykırım müzeleri kurulmuştur. Ancak büyük bir insanlık trajedisini faşizmin gerçek yüzünü göstermesi, sergilemesi gereken bu müzeler çoğu zaman gerçek amaçlarını unutmuşlardır. Bu müzelerden bir tanesi de Amerika'da, Washington kentindeki Soykırım Müzesi'dir. "Müzeye girerken, yaşınıza, cinsiyetinize uygun bir soykırım kurbanının fotoğraflı kimlik kartını alıyorsunuz.Üç kata yayılmış sergiyi gezerken, bu kartı önünüze çıkan bilgisayarlara sokup, yerine geçtiğiniz kurbanın başına gelenleri izliyorsunuz. Sonunda ya sağ kurtuluyorsunuz, ya da vurularak, zehirli gazla veya yakılarak öldürülüyorsunuz. Açlıktan ya da tifüsten ölmek üzere kalabalık bir koğuşa da kapatılmanız mümkün. Hepsinden kötüsü her taraftaki video cihazlarında, kitle imha gruplarının insanları vurmasını, kılıçtan geçirmesini, hendekleri çıplak insan cesetleriyle doldurmasını seyrediyorsunuz. Konumuzun dışına çıkarak aktardığım bu alıntı, soykirimların bile zihnin sınırları içerisinde, soykırım lunaparkına dönüştürüldüğünün, bellek yitiminin eleştirel zekânın varliğına karşı sürdüğünün bir göstergesidir. Çağımız sadece kitlesel öldürme çağı değil, aynı zamanda ölüleri unutma ve ölümleri sirke çevirme çağıdır.
Sayfa 164Kitabı okudu
Cervantes
Rönesans döneminin en ünlü edebiyat yapitlarından birisi de İspanyol yazar Cervantes'ten (1547-1616) gelmiştir: Don Kişot! Cervantes, çağdaş romanın kurucusu ve öncüsüdür. Don Kişot'un ayakları tamamen insana ve insan ütopyasının üstüne basar. Insancıldır. Doğa zenginliği yücedir.Evrensel değerlere göndermelerle doludur. Şovalyeliğin eleştirisiyle gelişen romanda, gerçek ve düşün karşıtlık olarak bir arada oluşu gözlemlenir. Bir bilgin bu ölümsüz yapıtı değerlendirirken şöyle der: "İnsan Don Kişot'u hayatında üç defa okumalıdır. Kahkahanın kolayca dudaklara fırlayıp duyguları harekete geçireceği gençlikte, mantığın hakim olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından baktığı ihtiyarlıkta."
Reklam
İnsan nedir, ne işe yarar ?
Her tartışmada değişmeyen tek mutlaklık insana ilişkin bir durumu ve çoğu zaman da kabul görmenin içeriğidir. Bu soruların önemli yanı 'insan nedir' sorusu, yani soruyu soranın kendisine dönerek kendisini ,kendi türünü sorguladığı sorudur.. Soru insanın kendisini bilme, kendi varlığının ya da türünün temel iralayıcılığını belirtme çabasının bir sonucudur." diyor Scheler. Aristoteles sorunun yanıtını politikada vermektedir. Politika, yurttaş (bütün anlamlarıyla) yaratmanın, bireyi iyi kılmanın ve sonuç-mutluluk ilişkilerinin temelidir. Bu yüzden birey, politik bir davranış sonucudur, bu davranış öncelikle etik ve estetik üretir. Söz konusu olan, politikayla açığa çıkan birey ve erdem bütünlüğüdür. Epikuros ise, bireyin temelini mutlulukla özdeşleştirir. Mutluluk ise haz olarak tanımlanır. Mutluluk tinseldir, bu yüzden ruh dinginliğinin sağlanması gereklidir. İnsan ruh dinginliğine eriştikçe mutlu olacaktır ve mutluluk bireyin kötülük üretmesine engel olacaktır. Protagoras'ta insan her şeyin ölçüsüdür, Aristotelesçi Aquinolu Tomas'ta ise, tanrı her şeyin ölçüsüdür.
Aristoteles'e göre en önemli sanat dalı politikadır. Çünkü o, yaşamın bütünlüğünü içerir.
Geçmişte ve günümüzde çekilen acıların, gelecekteki evrensel mutluluğu unutturacağı pek düşünülemez. Buna karşılık, kötülük değişmez bir gerçeklik olarak, her zaman karşımızda. Bütün bundan da hayata verdiğimiz değerlere bağlı kalma kararımızı sonuna kadar savunmak zorundo olduğumuz anlamı çıkıyor. İşi geleceğe bırakamayız. Gerçeğin zamanı yaşadığımiz an'dır."
Sürrealizm ( Gerçeküstücülük)
Sembolizmin ortaya çıktığı 19. yy ikinci yarısından 20.yy ilk yarısına kadarki barış sürecinin sona ermesiyle birlikte, kapitalist ülkelerin amansız paylaşım hırsları bütün dünyaya sosyal-siyasal dengesizlikler getirdi. Altüst oluşlar, kaoslar, ardı arkası kesilmeyen büyük vahşetler, yeni bir kuşağın -savaş kuşağının- insan sevgisini yitirmesine neden oldu. Yeni kuşaklar, savaşların açtığı derin yaralarla büyüdüler, tüm değerlerini, insani erdemlerini sosyal bireysel bunalıma teslim ettiler; bunalım kuşağı oldular. Bunalımın ürettiği yeni bir bakış açısı da ağır ağır hayatın içerisine inmeye başladı. Gerçeküstücülük işte buralardan ortaya çıktı. Çok büyük ölçüde Freud'un düşüncelerinden beslenen Gerçeküstücüler en dar anlamıyla, savaş ortamında ve sonrasında toplumsal ilgisizliği, toplumsaldan uzaklaşmayı, gizli bir nihilizmi geliştirdi.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Eleştirel gerçeklik ve Romantikler
Kapitalist toplumdaki gelişme evreleri ile gerçekçiliğin nitelikleri de değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle, Romantik gerçekçilikten yola koyulan burjuva sanatçıları, toplumun işleyiş yasalarından etkilenip ortaya çıkan sanatın,düzeni eleştirmesine, düzendeki büyük haksızlıkları göstermesine ve tüm olumsuzluklara ilişkin yöntem geliştirmesine kadar uzun bir yolu katetmişlerdir. Bu yolun sonuna ise Eleştirel Gerçekçilik denilmektedir. Eleştirel gerçekçilik kavramı ne yazık ki çoğu zaman elastikidir, belirginlik taşımaktan uzaktır. Bu nedenle eleştirel gerçekçilerin sundukları iyi ve kötü kavramları çoğu zaman ters sonuçlar verebilir. "Gerçeği, var olanı olduğu gibi değil de soyutlaştırarak yazarın ve şairin arzusu doğrultusunda olması gerektiği şekilde sunuyor. Böylece iyi ve kötü de gerçeklikten uzaklaşıyor. Romantiklerin iyi diye sundukları kişilikler gerçekte kötü, kötü diye sundukları kişilikler gerçekte iyi olabilirler.
Sayfa 179Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.