Yeni alışkanlıklar edinecek, çiçek yetiştirecek, eski bir kitapta okuyup orada olduğunu bildiği kaynağı bulacak. Ya kaynağı bulamazsa? Kendini artık aldatmayacaktır. Oysa hala keşiş cübbesi üzerinde. Yalan, giyilen giysiyle başlar; Andronikos'un giyecek başka giysisi yoktur. Belki de bir şey kuracak bu sığındığı adada, Ama ne? Bir şey kurmak için ona inanmak gerek. Kahraman olmak istemediğine bir inanabilse hiç olmazsa... Balıkçı mı olsa?..
Sayfa 103 - Ayraç/ pdf ~ Bilge Karasu, Uzun Sümıüş Bir Günün Akşamı kitabından.Kitabı okudu
“Yaşam, (…) sanat yoluyla (…) kendini korumuş olur..”
Bir yazın yapıtının doğru yani amaca ulaştıran değerlendirilmesi... Üç ana aşamadan geçer. İlk ve onsuz edilemeyecek adım, yapıtı anlamaktır... Değerlendirme etkinliğinin ikinci aşaması, bir yapıtı kendi alanında bir yere oturtmaktır... Başarılı bir yapıtı değerli bir yapıttan ayırabilmek için, değerlendirmede üçüncü bir adım atmak gereklidir. Bu, bir yapıtın önemini; böyle bir yapıtın yaratılmasının insan için, dünyamız için anlamının ne olduğunu göstermek; bu olanakların etik değerler bakımından anlamının ne olduğunu göstermektir. Bu adımın atılabilmesi için genellikle değerlerin, özellikle de etik değerlerin felsefi bilgisi gereklidir: etik değerlerin değerinin bilgisi..
"... Ama sevgi nedir? 'Hiçbir şeyi unutmayan bir heyecan mı', paylaşma heyecanı mı? Direnerek beklemek, dayanmak mıdır? Bilmiyorum. 'Bu amansız çağda' herkes, sevginin 'kutsal buyruğunu' bildiğini söyler. Oysa sevginin çağrısı 'gizli bir alın yazısıdır', acı veren. Bu çağrıya kulaklarını tıkamayanlara arkadan kahraman derler, istemelerine de 'kahramanca isteme' derler. (...) 'Sevginin tam tanımını gönlü dehşete kapılmadan kim verebilir ki!' Sevginin yasasının önünde kim dehşete kapılmaz? (...) Getirdiği acı bildiri nedir bu sevginin? Bilmiyorum"