Sanatın Sosyal Sınırları

M. Demet Ulusoy
8/10
1 Kişi
6
Okunma
Beğeni
311
Görüntülenme
Entelektüel düzeyde ‘sanat’la uğraşmanın en büyük zorluklarından biri, ‘nesnesinin’ bir türlü tanımlanamıyor olmasıdır. Kuşkusuz her kültür öğesi, tarihsel süreç içinde defalarca yeniden tanımlanmış ve tanımlanacak da... Ancak bunların içinde sanat, yaklaştıkça uzaklaşan, dokundukça kaçan, deyim yerindeyse, belki de en büyülü olanı... Sanat nedir? Herhangi bir projeyi sanat nesnesinden ayırt eden kriterler nedir? Sanatın fonksiyonu nedir? Sanatçı kimdir? Sanat katımsal bir doğal yetenek işi midir, yoksa sosyalleşme sürecinde öğrenilen bir aktivite midir? Herkes sanatçı olabilir mi? ... vb. sorular, sanatı tılsımlı tanrıvari bir olgudan, derece derece insanileştirerek nihai noktada, insanın sosyal etkileşim ortamındaki olağan bir aktivitesi olarak kabul eden bir ölçek boylamında kendilerine cevap aramaktadırlar. Bir sanat nesnesi, ‘doğal’ değil sosyal olarak atıfta bulunulan bir değer yargısıdır; yani sosyal etkileşim ortamında anlam kazanan, bir çeşit kurgudur. Yaratım süreci, belki özel bir yetenek ve etkinlik alanıdır; ama sonuçta ortaya çıkan ‘nesne’nin sanat olarak nitelenmesinin normları, diğer sosyal kurallardan daha farklı değildir. Nihai kurgu, içinde yaratıldığı toplumun sosyal koşullarına bağlıdır; bu koşullar değiştikçe kriterler de, anahtar simgeleri de sürekli değişmektedir. İşte, sanat sosyolojisinin temel görevi, sosyo-sanatsal sistemin devinim halindeki öğelerini, etkileşim alanlarını ve merkezi faktörleri tespit ederek, neyin sanat olduğunu betimlemek ve tanımlamak değil, neyin, nasıl, niçin ve ne zaman sanat olarak betimlendiğini açıklamaktadır.
Yazar:
M. Demet Ulusoy
M. Demet Ulusoy
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 20 dk.Sayfa Sayısı: 188Basım Tarihi: 1 Mart 2005Yayınevi: Ütopya Yayınevi
ISBN: 9789756361252Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.