Alman Romantizminde Sanat Eleştirisi Kavramı

Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri

Walter Benjamin

En Eski Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri Gönderileri

En Eski Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri kitaplarını, en eski Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri sözleri ve alıntılarını, en eski Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri yazarlarını, en eski Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Etkisi ne olursa olsun, ister şiirsel, ister kahince, ister nesnel, ben edebiyatı genel olarak sadece büyülü, yani araçlaştırılamaz [unmediatable] olarak kavrayabiliyorum. Evet, insana esenlik veren, en derinlerdeki doğası itibariyle felaketvari olmayan her yazma eyleminin kökeninde gizem vardır (bir kelimenin, bir dilin gizemi). Dil, sayısız form içerisinde etkili görünebilir, ama içerdiklerinin dolayımlanması yoluyla etkili olamaz; haysiyetinin ve özünün en saf biçimde açılması yoluyla etkili olabilir. Şiir ve kehanet gibi, dilin etkililiğinin başka formlarını dikkate almıyorsam dilde söylenemez olanın dil billur saflığına erişinceye dek bertaraf edilmesinin dil içerisinde ve böylece dilin içinden bir etki yaratmak için bize verilmiş ve en rahat ulaşabileceğimiz form olduğunu her defasında görmemdendir. Söylenemez olanın bertaraf edilmesi, bence gerçek anlamda nesnel, ayık bir yazma üslubuyla örtüşmektedir ve dil ile eylem arasındaki ilişkinin göstergesidir. Aynı zamanda hem nesnel hem de hat safhada politik bir üslup ve yazma biçiminde anladığım şu: sözden esirgenmiş olana götürmek. Ancak sözsüzlüğün ifade edilemez saf gücünde bu alanın açıldığı yerde, söz ile güdülenmiş eylem arasındaki büyülü kıvılcım sıçrayabilir. Orada ikisinin birliği eşit derecede etkilidir. Ancak bir sözün en derindeki sessizlik nüvesine doğru şiddetli yönelimi, hakiki anlamda etkililiğe nüfuz edebilir. Sözün, tanrısal olana, 'etkili' insan eylemlerinden daha uzak olduğuna inanmıyorum; buna bağlı olarak, kendisi ve kendi saflığı dışında, tanrısal olana götürebileceği herhangi bir yol olduğuna da inanmıyorum. Söz bir araç olarak çoğalır."
"Kendine geri dönen etkinlik yetisi, Ben'in Ben'i olma yeteneği, düşüncedir. Bu düşüncenin bizzat kendimizden başka nesnesi yoktur."
Friedrich Schlegel
Reklam
"Biçimin kendi içeriğinin biçimi olduğu ve kendi kendisine geri döndüğü özgürlük eylemine düşünseme denir."
Johann Gottlieb Fichte
"Ben'in belirlenişi, kendisi üzerinde düşünsemesi... ancak kendisini, kendisine karşı bir Ben koyarak sınırlandırması koşuluyla olanaklıdır."
Johann Gottlieb Fichte
"Sen kendinin bilincinde olduğunu söylüyorsun; sonra düşünen Ben'ini düşünce içindeki düşünülen aynı Ben'den zorunlu olarak ayırıyorsun. Bunu yapabilmen için, yine o düşüncenin içindeki düşünenin, bilincin nesnesi olabilmek için daha yüksek bir düşünmenin nesnesi olmak gerekir; ve sen böylece yeni bir özne elde ediyorsun, bu özne daha önce özbilinç olduğunun yeniden farkına varıyor. Burada yine daha önceki argümantasyona devam ediyorum; bir kez bu ilkeye göre sonuçlar çıkarmaya başladığımızda, bana orada durmamızı gerektiren hiçbir noktanın varlığını gösteremez ve kanıtlayamazsın; bundan sonra sonsuza kadar, her bilinç için nesnesi bir önceki olan yeni bir bilince gerek duyarız ve böylece gerçek bir bilincin varlığını kabul edebileceğimiz noktaya hiçbir zaman gelemeyiz."
Johann Gottlieb Fichte
"Hemen hemen her yerde sorgusuz sualsiz kabul edilen, yaygın ve hakim bir kanaat var: edebiyatın hem etik alanında hem de insan eylemleri alanında, bu eylemleri sebeplerle donatmak suretiyle etkili olabileceği kanaati. Bu çerçevede, dil sadece, eylemde bulunan insan ruhunun derinliklerinden yönlendiren sebepleri az veya çok imalı biçimde hazırlayan bir araçtır. Bu bakış açısının ayırt edici özelliği, dil ile eylem arasında, dilin eylem için bir ortam [medium] olmayacağı herhangi bir ilişki biçimini tümden yok saymasıdır. Bu ilişki dili güçsüz görür, salt araca indirger; yazmayı, kaynağı kendi içinde değil, söze ve ifadeye dökülebilen güdülerde yatan sefil ve aciz bir eylem olarak görür..."
Sayfa 13 - İletişim YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Erken romantizmde esas mesele din ve tarihtir. Romantizmin geç safhalarının tamamıyla kıyaslandığında, erken romantizmin sonsuz derinliği ve güzelliği, tarihsel ve dinsel olgulara bu iki alanın içsel bağından ötürü başvurmak yerine, bu yüksek alanı, her ikisinin kesişmesi gereken kendi düşüncesinde ve hayatında üretmeye çalışmasından kaynaklanır. Bu çabadan, din değil, dinden yoksun olan ve dine öykünen her şeyin kül olup gittiği bir atmosfer doğmuştur."
Sayfa 21 - İletişim YayıneviKitabı okudu
"Sanat eleştirisi kavramı, ne epistemolojik varsayımlar ne de estetik varsayımlar olmadan belirlenemez . Bunun tek nedeni de, estetik varsayımların epistemolojik varsayımları içermesi değildir: Eleştiri, her şeyden önce bir bilme momenti içerir - bunu ister saf bir bilgi olarak, isterse değerlere bağlı bir bilgi olarak kabul edelim. Bu yüzden, sanat eleştirisi kavramının romantizmdeki belirlenişi de tamamen epistemolojik varsayımlara dayanır."
Sayfa 61 - İletişim YayıneviKitabı okudu
"Eleştiri, nesnesinin bilgisini içerir. Bu yüzden erken romantik dönem sanat eleştirisi kavramını serimlemeye çalışmak demek, kavramın temelinde yatan nesne bilgisi teorisinin karakteristik özelliklerini göstermek demektir."
Sayfa 107 - İletişim YayıneviKitabı okudu
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.