Şarkıcı Josefine veya Fare Ulusu

Franz Kafka
7/10
29 Kişi
103
Okunma
19
Beğeni
1.472
Görüntülenme
Franz Kafka’yı gerçekten anlayabilmek, romanlarında ne yapmaya çalıştığını kavrayabilmek için Toplu Öyküler bulunmaz bir fırsattır. Bu öyküleri okuduğunuzda Kafka’ya dair bildiklerinizi unutacaksınız. Kendisinin Dünya Edebiyatı’nda kapladığı yeri ve bıraktığı izi takdir edecek; ne kadar zeki, eğlenceli ve tuhaf biri olduğunu göreceksiniz. Her öykünün birbirinden farklı ama yaşattıkları yoğun deneyimin aynı olduğu Kafkaesk Dünya’ya hoş geldiniz!
Kitabın Konusu:
72 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Ekim 2002
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

400 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Oldukça ilginç bir Kafka seçkisiydi. Kitap 28 öyküden oluşuyor gibi olsa da buradaki öykülerden bazıları da Kafka’nın belli konular hakkında düşüncelerini içeren denemeleri gibiydi. Yani sadece bir öykü kitabı olarak değerlendirmek yanlış olur diye düşünüyorum. Kitabın sevdiğim yönlerden biri öykülerin birbirinden çok farklı olmasıydı. Bir tutarlılık yoktu öyküler arasında ama bu olumsuzluğun aksine kitaba belirsizliğin verdiği cezbedici bir hava katmıştı. Kimi öyküler soyut bir anlatıma sahipti. Haliyle her okuyucuda farklı duygular uyandırabilecek bir yapıya sahipti. Bazı öyküler ise son derece absürttü. Ama bu absürtlükler de bir parça gerçek hayata tutunduğu için okurken insana tezat duygular yaşatıyordu. Duyguları bu kadar yoğun şekilde kullanıp bunu okuyucuya yansıtmak kolay bir şey olmasa gerek. Okurken hayran olmamak elde değildi. Öykülerin ortak bir özelliği vardı ama. Bu da hemen hemen hepsinin tam olarak sonuçlanamamasıydı. Bence bu da Kafka’nın bilinçli bir şekilde yaptığı bir şeydi. Kafka daha çok öykülerin ucunu açık bırakarak onları sonsuz olasılıklara açmak istemiş diye düşünüyorum ben. Nihayetinde Kafka dediğimiz yazar hiçbir zaman olayları tek bir açıdan değerlendiren ve ona göre sunan biri olmadı. Her zaman olduğundan daha derin bir şekilde işledi aksine. Bu kitaptaki öykülerde de bunu fazlasıyla hissediyor insan zaten.
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
Şarkıcı Josefine ya da Fare UlusuFranz Kafka · Say Yayınları · 2002103 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Kafkanın kafasını anlamak biraz zor gibi bazen eleştiriyor gibi ama kendini öyle bir indirgiyor ki acaba yaşıyor mu diyorsunuz ben karar veremedim gerisi size kalmış . Zamanınızı almadan size ufaktan farklı bir açıdan baktırabilir hayatı
Şarkıcı Josefine veya Fare Ulusu
Şarkıcı Josefine veya Fare UlusuFranz Kafka · Zeplin Kitap Yayınları · 2020103 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
(İnceleme ve özet) Yine Franz Kafka... Aslında güzel bir eserdi. Bir şarkıcının hayatına tanıklık ediyoruz. Şarkıcımızın adı Josephine. Okurken Josephine şarkı söylerken sanki onu dinliyormuş gibi hissediyordum. Bir gün bir tiyatroda şarkı söylerken sesi farelerin sesleriyle değişiyor. Josephine ise farelerin onu öldürmesinden korkuyor. Josephine hayatta kalabilmek için mücadele ediyor, içindeki korku hayatını da oldukça etkiliyor. Ancak onları öldürmekten de korktuğunu söyleyebiliriz. Üstelik farelerin varlığı onun şarkı söylemesine de engel oluyor...
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
Şarkıcı Josefine ya da Fare UlusuFranz Kafka · Say Yayınları · 2002103 okunma
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
İçerisinde Yargı, Cezalılar Kolonisi, Köy Öğretmeni, Blumfeld - Yaşlıca Bir Bekar, Köprü, Çin Seddi’nin İnşasında, Eskiden Bir Yaprak, On Bir Oğul, Komşu, Çiftlik Kapısına Vuruş, Melezleme, Maden Ocağını Ziyaret, Evin Beyinin Tasası, Yeni Lambalar, Geri Çevrilme, Yasalar Sorunu Üzerine, Asker Toplama, Bir Arada, Sınav, Lehte Konuşucular, Havramızda, Bir Köpeğin Araştırmaları, Karı Koca, Mecazlar Üstüne, Dönüş, Yuva, Ufak Tefek Bir Kadın, Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu hikayelerini barındıran kitaptır. İyi okumalar dilerim..
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
Şarkıcı Josefine ya da Fare UlusuFranz Kafka · Say Yayınları · 2002103 okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu – Franz Kafka İncelemesi Franz Kafka’nın “Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu” adlı öyküsü, toplum ve birey arasındaki çatışmayı, sanatın rolünü ve bireysel özgürlüğü sorgulayan derin bir eser. Kafka, bu öyküsünde farelerden oluşan bir ulusu ve bu ulusun eşsiz bir şarkıcısı olan Josefine’i merkezine alır. Ancak Josefine, ulus için yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir semboldür. Şarkıcılığının eşsizliği tartışmalı olsa da, onun toplum üzerindeki etkisi büyüktür. Kafka, sanatın bir toplumu birleştirici mi yoksa bölücü mü olduğunu sorgularken, Josefine’nin toplum içindeki yerini eleştirir. Kafka’nın bu öyküsü, sanatçının bireysel kimliği ile toplumun kolektif beklentileri arasındaki gerilimi ustalıkla yansıtır. Fare ulusu, Josefine’nin şarkılarını takdir etse de, onun kendini diğerlerinden üstün görmesini hoş karşılamaz. Kafka, burada bireyselliğin toplumdaki yerini ve sanatçının toplumdan bağımsız düşünülemeyeceğini ele alır. Ayrıca, Kafka’nın eserdeki alegorik dili, toplumsal düzen, sanat ve güç dinamikleri üzerine derin bir sorgulama sunar. “Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu”, Kafka’nın diğer eserlerinde olduğu gibi bireyin varoluşsal sıkıntılarını ve toplumla olan çatışmasını işler. Öykü, her ne kadar fareler üzerinden anlatılsa da, aslında insan doğasına ve toplumsal yapıya dair evrensel bir eleştiridir. Sanat, özgürlük ve toplumsal beklentiler üzerine düşündürücü bir eser olan bu öykü, Kafka’nın derin dünyasına bir kez daha hayran kalmamızı sağlar.
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
Şarkıcı Josefine ya da Fare UlusuFranz Kafka · Say Yayınları · 2002103 okunma

Yazar Hakkında

Franz Kafka
Franz KafkaYazar · 138 kitap
Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka'nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor. Kafka'nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka'nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı. 1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi'si annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu. 1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka'yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı. 1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag'daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan 'Bir Savaşın Tasviri' adlı öyküsünü bu dönemde yazdı. 1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka'nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı. 1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı. 1907'de Sigorta Şirketi'nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl 'Taşrada Düğün Hazırlıkları' adlı öyküsünü kaleme aldı. 1912 yılında nişanlısı Felice Bauer'le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak, 1919'a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka'nın ölümünden çok sonra 1967'de 'Felice'ye Mektuplar' adıyla yayınlandı. 1917'de Kafka, verem olduğunu öğrendi. 1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı. 1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka'yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka'yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektupları”nda Kafka şöyle dile getirir durumunu; "En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..." Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü. 1922'de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu. 1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin'e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya'sına direndi ve 1952`de Londra'da öldü. 1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu. Kafka'nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka'nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı. Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus'nün dediği gibi, "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir". Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.