“Bir toplum, yüksek bir olgunluk ve güç düzeyine ulaştığında sömürgeler kurar, can verdiği yeni toplumu döller, korur, iyi gelişim koşullarında yaşatır ve ergenliğe kavuşturur. Sömürge kurmak, toplumsal psikolojinin en karmaşık, en hassas olaylarından biridir.”
Batı’nın, Şark üzerindeki etkisi her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştur. Neden her zaman Batılı insanın yaptığı doğru ancak Doğulu insanın yaptığı düzeltilmeye muhtaç ve yanlıştır? Çok uzun zamandır kitaplıkta okunmayı bekleyen bir kitaptı Şarkiyatçılık. Maalesef kötü çeviri okunmayı bir tık daha da güçleştiriyor. Hali hazırda kitabın dili de
Avrupa'nın Şark kültürlerinden birine, İslam kültürüne ilişkin görüşü cahilce, ama karmaşıktı. Zira, cehalet ile bilgi arasındaki sınırda gezinen belirli Doğu çağrışımları, bir Şark anlayışının etrafında toplanmış gibidir hep.
Şark, Avrupa'nın sadece komşusu değildir; Avrupa'nın en büyük, en zengin, en eski sömürgelerinin mekânı, uygarlıkları ile dillerinin kaynağı, kültürel rakibi, en derin, en sık yinelenen öteki imgelerinden biridir.
Şark'a çoğunlukla Batılı yazarlar gözüyle Arap milleti ve kültürü üzerinden getirilen eleştirilerin zaman zaman İslamiyet ve Müslümanlara bütüncül olarak yöneltildiği yapıtta Edward Said, kendi fikirlerinde tarafsız ve objektif bir bakış açısıyla Şark'ı değerlendiriyor. Başucu bir eser olmasının hakkını verecek nitelikte kaliteli bir yapıt. Mutlaka okunmalı...
ŞarkiyatçılıkEdward Said · Metis Yayınları · 2016490 okunma