Kıpırdamadan duruyorum. İlerleyemiyor, karanlıkta gözlerimi kırpıştırıyorum. Önümdeki kapının gözetleme deliğinden ufacık beyaz bir ışık parlıyor, sonra kararıyor. Birisi izliyor, hareket etmemi bekliyor, ama edemiyorum. Tıkanıklık benim.
Tıkanıklığın kaynağına yaklaşırken burnuma çürük su kokusu doluyor. Tıkanıklık her tarafta. Artık tıkanıklığın tadını alabiliyorum. Tıpkı ağzımda, gözlerimde, kulaklarımda kalmış ölü ve gömülmemiş bir şey gibi. Midem kalkıyor.
Evinize polis geldiğinde asla onları kibarca karşılamayın, bu yalnızca onları şüphelendirecektir. Yapılacak şey derhal alınmış vatandaş tribine girip hesap sormaktır.
Taptıkları ilahlar sürekli değişiyor, böylece mekânlarıyla giysilerini en gündemde olan ilahın görüntüleriyle süslüyorlardı. Ayrıca Yunan ilahı Nike`a ve tüm değişik formlarıyla eski İskandinav ilahı Nokia`ya da tapıyorlardı. Zamanı günle değil geceyle ölçüyorlardı ve benimsedikleri günün gece başladığı inancı, gün boyunca uyumalarıyla pekişiyordu.