Okurken çocukluğuma götüren, sobanın yanında sıcak kestane kokusu eşliğinde annemden dinlediğim hikayelerin verdiği hissi veren, bazıları bildiğim bazıları bilmediğim kısa kısa hikâyelerden oluşan kitapçık. Okurken Serdar abinin sesinin kulağınıza gelmesi, sanki o anlatıyor gibi olması da ayrı bir his
Haftasonu mesaimi çekilir kılan, 128 sayfayı bir çırpıda okuyacağınız, yazarın akıcı dili ile elime almamla bitirmem bir olan kitap kendileri. Alın dursun kitaplığınız da belki elektriklerin kesik olduğu bir kış gecesinde, babaannenizin dizinin dibine oturunca okur birileri birkaç hikaye gönlünüz şenlenir muhabbetiniz bol olur.
Kısa kısa hikayeler ile her hikayeden ayrı bir ders çıkarılan müthiş bir kitaptı.. Okurken ben çok zevk almıştım. İmkanınız varsa siz de alıp okuyun derim..
Serdar Tuncer'in duruşu, sesi ve kalemini seviyorum. Bu eseri kendi yazdığı kurgusal hikayelerden çok tarihte yaşanmış ya da yaşandığı varsayılan, dilden dile bize aktarılan hikmetli öykülerin bir derlemesi konumunda. Zaten kendisi de ön sözde bunu belirtiyor. Elbette kısa kısa öykülerin herbirinden çıkarılacak dersler var. Bu anlamda önemli bir eser. Ayrıca yazarın yaptığı televizyon programlarında gelenekselleştirdiği günün öyküsü bölümü vardı. Bu öykülerin bir kısmını orada da dinlediğimi belirtmek isterim. İyi okumalar.
Kıssadan hisseler anlatan kitaplar piyasada az bulunur. Bu kitap ise tam da istediğim gibiydi. Tasavvufu anlamak ancak ibret alabilecek hikayeler ile olur. Her bir hikaye ayrı güzeldi ayrı tat verdi bana. Okunmalı ve tavsiye edilmeli!
“Bilen söylemez, söyleyen bilmez.”
