Stefan Zweig'in Satranç kitabinda
Satranç sadece bir oyun değil, bir yașam bicimi, bir felsefe, bir araç. Böyle bi kitabın okunmamasi imkansiz, okunmasi gerek bir kitap, kabaca özetleyecek olursak, bir gemi yolculuğu, bir dúnya satranç șampiyonu, amatör satranç tutkunları ve hayatında hic gercek tașlar ve satranç tahtası ile satranç oynamamıș, Nazillerin elinden kurtulmuș bir nevi savaș esiri, yazarin anlatmak istediği çok iyi veriyor ve her sayfada düșündürülüyor. Sadece satranç ile alakalı düșünceler değil, o dönemi, savașı, yașanamayan hayatları, kibri, kendini beğenmișliği, hırsı ve șizofreniyi...
Eser de beni en çok etkileyen yer, kaldığı hüçrede satranç oyunun nasıl kafasina kopyaladigi, nasil kendi kendiyle oynandigini, kendi içinde 2 kisi varmis gibi, sürekli kendi alaninda kendisiyle savașıyor ve kazanıyor, Keske Boyle bir șey benim bașımada gelseydi. Beni derinden etkiledi, yineee okuyacam,..:):)