Oyunların şahı olan satranç hakkında ne derece düşündünüz bilmiyorum ama bu oyunun sizi arkasından sürüklemesinin en önemli sebebi iki farklı beynin karşılaşmasıdır, zihinlerin savaşıdır. Siyah taşlar, beyaz taşların hamlelerini bilemez ve onları hapsedebilmek için uğraşır. Beyaz taşlar da siyah taşların gizli niyetlerini tahmin edemez ve ne olacağını anlamaya, onları oynayamaz hale sokmaya çalışır. Ancak bu savaşın iki ordusu da aynı kişi tarafından yönetilirse ortaya tezat bir durum çıkar. Çünkü zihin beyaz taşlarla oynarken nasıl bir hamle yapacağını düşünmek, sonra da o hamleyi unutmak zorundadır. Zihnin böyle ikiye bölünmesini engellemek için, tıpkı bir makineymiş gibi, beynin bazı işlevlerini engelleyen bir oluşumun ortaya çıkması gerekir. Kısacası, kendine karşı satranç oynamak, insanın kendi gölgesi üzerinde yürümek istemesi gibi bir şey olur.
Bir tek düşünceye bu derece kendini kaptıran insanlar her zaman ilgimi çekerdi, çünkü sabit bir fikir ne derece sınırlandırılmış olursa, o derece sonsuz olurdu.