Öncelikle kitabi okumadan önce santranç taşlarının özelliklerini ve oyunun mantığı ogrenmenize fayda var.
Muazzam bir psikoloji birikimiyle yazılmış.
Düştüğü zor durumda kendini kaybetmek yerine kendini bulmuş, yaşamla ölüm arasinda seçim yapmış bir adamın hikâyesi... Sindire sindire düşünerek okumanızı tavsiye ederim.
Bu Stefan Zweig'dan ilk okumam oldu. Önceleri aşırı bir şekilde ön yargım vardı; nedense çok okunan kitaplara soğuk bir yaklaşım içerisinde oluyorum. Ancak ne kadar yanıldığımı Zweig gösterdi. Psikolojik tahlil bu kadar güzel yapılabilir miydi diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Akıcılığı, insanı hikayenin içine çekmesi muhteşem. Okuması bir gününüzü bile almayan ama etkisi belki yıllarca sürebilecek bir kitap ve yazar. İnsanın geçmişe dönüp yazara teşekkür edesi geliyor(kesinlikle abartmıyorum).
Stefan Zweig'ın intihar etmenden önce yazdığı son kitabı. Satrançı yazdıktan sonra eşiyle birlikte intihar ettiği biliniyor.
Eserde iki farklı karakter görüyoruz. Biri tamamen maddeyi temsil ederken diğeri ise ruhu temsil ediyor. Geçmişteki yaşanmışlıklar insanı pişiriyor ve kendilerini o doğrultuda var eden iki karakter çıkıyor ortaya. Bir solukta okuyup bitireceğiniz kısa fakat, içi dolu bir öykü...
Satranç, kendinden kaçan bir adamdan ziyade kendini bulmaya çalışan bir adamın hikayesi. Satranç'ı tek kelime ile tanımlamamı isteseydeniz, herhalde o kelime "ÇILDIRIŞ" olurdu. Hiçliğin ortasında satranç oynadınız mı? Zweig bunu yapmış hem de mükemmel bir şekilde başarmış.
Tartışmasız Zweig'ın en şiirsel, en yerinde duramadığım, en
YouTube kitap kanalımda Satranç kitabını Kubrick, Bergman ve Harari gibi yazar ve yönetmenlerle birlikte yorumladım : ytbe.one/CDOgYowjZHg
Bir kitap düşünün, içinde Kafka'nın Dava'sına ait izlerden Trevanian'ın Şibumi'sine kadar izler var. Hatta Zweig'ın kendi kitabı olan Olağanüstü Bir Gece'ye benzediğini
