Savaş Yalanları

Louis Begley
9/10
1 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
330
Görüntülenme
İkinci Dünya Savaşı'nın en sıcak günleri. Sekiz yaşındaki Yahudi Maciek, teyzesi Tania ile birlikte, hayatta kalabilmek için varlığını, dinini ve ailesini reddeder ve sonunda sırf yaşadığı için suçluluk duygusuna kapılır. Savaştan sonraki rahat yaşamını ilahi adaletin yerine gelmesi ya da doğaüstü bir gücün olaylara el koymasının sonucu değil, kesinlikle raslantısal bir ödül olarak algılamaya başlar; ilahi olan da adalet değil, bir tür kapristir sanki. Maciek, adalet duygusunu yitirir, günah kavramını ve nedensellik ilişkilerini sorgulamaya başlar. Klasik edebiyatın poetik adalet anlayışından çok etkilenen Amerikalı yazar Louis Begley, yarı otobiyografik öyküsünü anlatırken Dante'ye, Vergilius'a, Catullus'a göndermeler yapar, dünyanın ve adalet kavramının farklı bir tasarımını ortaya koymaya çalışır. Begley, 'Bildik, eski temanın asla tükenmeyeceğini, bu nedenle kitaplarının ölümle ve bu dünyadaki zahmetli varoluşumuzla, adalet, hak ve ceza kavramlarıyla ilgili olduğunu' söyler. Bir yandan 11 Eylül saldırılarına anlamlı bir yanıt bulmaya çalışıp, dünyanın süper güçlerinin adalet anlayışlarını sorguladığımız, öte yandan postmodern edebiyat tartışmalarının ayyuka çıktığı şu günlerde, Savaş Yalanları, hiçbir ilahi gücün elini uzatmadığı bir hayatın, gerçeğin sınırlarını aşıp hikayeye dönüşmesinin güçlü bir anlatımı.
Yazar:
Louis Begley
Louis Begley
Çevirmen:
Pınar Kür
Pınar Kür
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 50 dk.Sayfa Sayısı: 206Basım Tarihi: 1 Kasım 2001Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789758440872Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
206 syf.
·
Puan vermedi
Sekiz yaşında bir çocuğa savaşın iç yüzünü yaşatırsanız birkaç yıl sonra karşınıza bir canavar çıkmış bulabilirsiniz. Hem de bu savaş II. Dünya Savaşı gibi iğrençliklerin had safhaya ulaştığı, ilkel duyuların, duyguların ortaya çıktığı bir savaşsa ve bu savaşta bir Yahudi iseniz. Savaş acısı nasıl tarif edilir ki? Yaşamadan bilmenin imkansızlığı bir yana yaşayanın da anlatabilme kabiliyetinin bir yerde kesintiye uğrayacağına inanıyorum. Yersiz, yurtsuz, kimliksiz...size dost hiçkimsenin olmadığı bir dünya. Dost görünenlerin de mumla arandığı ya da bu işte bir çıkarın olup olmadığı tedirginliğinin yaşandığı zamanlar. Güven, kendini bu kadar kaybettirebilir mi? Savaşın en sıcak olduğu anlarda güvenle uzanacak bir ele muhtaç bir çocuğun, savaş sonrasında uzatılmayan her bir el için bir kin duygusuna sahip olması üzerinde nasıl anlık kararlar verilebilir? Maciek, savaş sırasında değiştirilen kimliğini korumuş, asıl Yahudi adından uzaklaşmış, işgalcilerden ve işkencecilerden korunmak için inancını değiştirmiştir. Savaş sonunda ise savaşın öncesindeki yaşantılarına dönen Yahudiler için; "neden öldürülmediler ki?" gibi düşünceler kapılmıştır. Adalet kavramını düşünürken kendi adaletini ortaya çıkarmış ve ölmesi gerekenleri kendi öldürmek dahi istemiştir. Savaşın bu sonu ilahi bir dokunuş değil, bir dış etmen değil, şans eseri doğmuş düşüncesiyle yepyeni ve gaddar bir kimliğe bürünmüştür. Savaş Yalanları da işte savaş sırasında ya da savaşı bitirecek olan direniş, müdahale değildir ona göre. Ona göre bu ajitasyonlar, ağlamalar, sızlamalar insanın içindeki kötü yandır.
Savaş Yalanları
Savaş YalanlarıLouis Begley · Can Yayınları · 20019 okunma
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.