Savaş Zamanları

David Schraven
Yolsuzluk şüphesi altındaki Helmand Construction gibi şirketlere milyon dolarlık ihaleler veriliyor. Kalkınma yardımına oluk oluk para akıyor, okullar için, ülkenin yeniden inşası için. Sadece Almanya vermiyor bu parayı, Afganistan'a yılda 3 milyar avro civarında para akıyor. Savaş birilerini çok zengin ediyor. Ama Afganistan daha mı güvenli şimdi?
Eski bir söz varmış: "Bir Afganı satın alamazsın, ancak kiralayabilirsin." Eskiden Amerikalılar Rusları zayıflatmak için Taliban'ı kiraladı. İranlılar Talaban'ı zayıflatmak için Kuzey İttifakı'nı kiraladı. Ruslar Pakistan'ı zayıflatmak için Peştunları kiraladı. Herkes Pakistanlıları oyunda kalmaları için ara ara kiraladı. Uyuşturucu baronları kaçakçılık işini yürütmek için savaş lorldlarını kiralıyor. Savaş lorldlarıysa para ve güç için afyon çiftçilerini kiralıyor.
Reklam
Görüştüğüm ilk kişilerden biri Gerd Thomas'tı. Elli altı yaşında Kıdemli Başçavuş Gerd Thomas en başından beri Afganistan'daydı. "Öncü birliğimiz Kabil'e Ocak başında ulaştığında Taliban'a karşı verilen sıcak savaş hemen hemen sona ermişti. Görevimiz oradaki güvenliği sağlamaktı. İnşaat takımda görev yapıyordum. Ekibimle birlikte Camp Warehouse'su, Kabil'deki büyük kışlayı kurmuştuk. Kabil'de rahatça dolaşabiliyordum. Miğfersiz, yeleksiz, tüfeksiz... Kent harabeye dönmüştü. Her tarafta bok ve çamur vardı ve harap binalar. Kabil nehrinin çöplüğe dönmüş yatağında Hazaralar¹ ve evsiz çocuklar barınıyordu. Bir sürü perişan insan.
Bizim de sormamız gereken soru
Afganistan'da elliden fazla Alman askeri öldü. Neden? Sonra bir an geldi, Afganistan'da neler olduğunu öğrenmek istedim. Bizim orada ne işimiz vardı?
Adam Alman olduğu için kitap Almanya üzerine.Kitabı okudu
Uyuşturucu baronları kaçakçılık işini yürütmek için savaş lordularını kiralıyor. Savaş lordlarıysa para ve güç kazanmak için afyon çiftçilerini kiralıyor.
Savaşla yıllarca ilgilenmedim. Hep daha önemli şeyler vardı. Özgürlük mücadelesi, Hindikuş'taki mücadele günlük televizyon programında arka planda duyulan bir uğultuydu sadece. Sahici olan sadece ölümlerdi.
Reklam
Eskiden Amerikalılar Rusları zayıflatmak için Taliban'ı kiralamıştı. İranlılar Taliban'ı zayıflatmak için Kuzey İttifakı'nı kiraladı. Ruslar Pakistanlıları zayıflatmak için Peştunları kiraladı. Herkes Pakistanlıları oyunda kalmaları için ara ara kiraladı.
Dirk Koszinski, piyade eri: "Diğerleri daima kamptayken, ben alayımla birlikte hep dışarıdaydım. Ülkedeki imar çalışmalarında güvenliği sağlıyorduk. Mesela Arnavut taşeronlarımız kuyu açarken. Afganistan bozkırına bir delik açan dört Arnavut aşağı yukarı elli Alman tarafından korunur. Taliban bölgelerinde açılan su kuyuları genellikle derhal tahrip edilir. Bayağı anlamsız bir iş aslında, değil mi? Bir diğer görevimizse ortalıkta boy göstermek. Köylere gitmemiz, insanlarda güven uyandırmamız, köy muhtarlarıyla konuşmamız isteniyor. Devriye gezerken herhangi bir şey satın almamız yasak. Çünkü çok tehlikeliymiş. Bizim sorunumuz şu: Taliban attığımız her adımı biliyor. Bize her an her yerde saldırabilirler. En son saldırıya uğradığımızda şanslıydık, Dingo* saldırıya dayandı ciddi şekilde yaralanan olmadı."
Dingo: Alman ordusunun 4x4 hafif zırhlı aracıKitabı okudu
Alman hükümetinin yıllarca yaptığı tek şey dünyaya barışçı bir savaşın nasıl yürütüldüğünü göstermekti sanki. Struck'tan Jung'a varana kadar tüm Alman savunma bakanları, Afganistan misyonunun bir tür üniformalı kalkınma yardımı olduğu havasını yarattılar. Federal Ordu'nun Kunduz, Tahar ve Bedehşan'da "Bölgesel Yeniden İnşa Takımları" denen il imar ekipleri vardı. Basın dairesi su kuyuları ve okul açılışlarını haber yapıyordu. Operasyonlardan asla söz edilmiyordu. Oysa gerçekler bambaşkaydı.
Reklam
Federal Ordu özellikle de Afganistan'ın kuzeyinde. Hamid Karzai hükümetine her yıl milyonlarca avro veriyoruz. Dışişleri bakanı Guido Westerwelle Afganistan'a yılda 430 milyon avro civarında para akıtıldığını söylüyor. Atta Muhammed ve kuzeydeki savaş lordlarına polis ve yardımcı güçler için milyonlarca avro ödüyoruz.
Herkes savaştan bahsediyordu. Bazı arkadaşlar gönüllü olarak orduya katıldı. Fakat savaşın neye benzediğini kimse bilmiyordu. Kimler ölecekti? Düşman ne yapıyordu? Zafere nasıl ulaşılacaktı?
2009 Londra Konferansı
Devlet yöneticileri Afganistan'dan nasıl çekilebileceklerini tartıştılar. Bu durumda zafer görüntüsünün nasıl verileceği konusunda hiçbirinin parlak bir fikri yoktu. Sonunda içlerinden biri, itibar kaybetmeden ve olabildiğince hızla paçayı sıyırmanın yolunu buldu. Devlet adamları buna "strateji" diyorlardı. Önemli olan başarıları rakamlara dönmekti. Öncelikle ülkenin altyapısı geliştirilecekti. Orada burada okullar inşa edilecek, okula giden kızlar tek tek sayılacaktı. Elektrik şebekesi genişletilecek, santraller büyütülecekti. Savaşçılar "Abakiler" denen bir tür paralı polis milislerine dönüştürülecekti. Daha fazla asker, daha fazla polis olacaktı. Hepsi de rakamlara dökülebilen başarılar.
4 Eylül 2009'da kamp komutanı Albay Klein tankerleri bombalattı*. Yüze yakın insan öldü. Ölenler arasında çok sayıda sivil de vardı. Amerikalı pilotlar bombardımandan önce bir kez daha sormuştu, bunun gerekli olup olmadığını. Alman parlamentosunun bir komisyonu, olayı soruşturmakla görevlendirildi. Bakan Jung istifa etmek zorunda kaldı. Albay Klein'in kararlarının doğru olup olmadığı incelendi. Fakat Federal Ordu'nun yıllardır Kunduz'da olmasına rağmen savaşın neden hâlâ tam gaz sürdüğünü kimse sorgulamadı. (*Taliban'ın kaçırdığı tankerleri)