“mavisi küflenmiş bir akşam vakti” demleniyor bu şiirler, hani merak ettiyseniz diye söylüyorum. sonu var mı ki bu akşamüstülerinin, bilemiyorum.
şair, -gururla söylüyorum ki- üniversite yıllarımı azmiyle, inancıyla, neşesiyle ve sesiyle süslemiştir. o pek bilmiyor tabii :). bu güzelim ilk, biriciği kitabını ondan habersiz ama imzalı :) bir şekilde alıvermiştim, kendimce demlemiştim.
“ayaklarımı kestiler benim, uzun sürebilir
veya bilmiyorum gelemem hiç
olmayabilir,
parmaklarım kıpırdıyor aslında,
yüreğim de öyle.
saçlarım da.” çok zarif, tatlı, derin bir umudu var; bitmesin, dinmesin hiç.
“ben bir hayal kurdum içinde yalnız ben.
gitmeye sebep buldum, içime uzaklardan sinen.” gitmek için geldiğimiz bu dünyada daha ne kadar gitmek isteyeceğiz, Allah bilir. :)
“şiir şiir
sallanacak dünya.” salladın bile, göğe değiyoruz, göğe! :)
“alfabeye küsmüştüm birkaç kelime için.” oysa küs iken daha çok kelime biriktirmez mi insan?
“bir şiir daha yazıyorum yokluğun için şair olup çıktık baksana.” :)
en sevdiğim lina* ve ayaklarım* şiirlerini buraya özellikle dökmüyorum kii alıp siz okuyun, kaybolun bi güzel içinde, diye :) e artık siz de bi demlenirsiniz diye düşünüyorum, hazır üçüncü kitap da stoklarda almışken yerini.
*ve sormak istiyorum şair beye, kendinden büyük, o kocaman kalbi taşımak bükmüyor mü belini, diye. :)