Şimdi 1922 yılı sonbaharında ortada yeni bir Türk ulusu ile 'muzaffer' bir Türk ordusu vardı ve bu ordunun başında kararlı, usta bir kumandan bulunuyordu; bu kumandan yalnız geri aldığı toprakları değil, İstanbul ve doğu Trakya'yı da istiyordu. Ordunun ileri hattının yolunda küçük birtakım Fransız ve İtalyan garnizonları vardı.
Bunlar da emirlerini, İngilizlere göre çürümüş birer ağaçtan farksız hükûmetlerinden alıyorlardı. Garnizonların yanında birkaç bin kişilik İngiliz birlikleri, -Hint taburları yıl başında geri çekilmişti- bir de Marmara'daki İngiliz donanması bulunuyordu. İngiltere'de ise kayıtsız bir halk oyu, düşman bir basın, eleştirici bir parlâmento, parçalanmış bir hükûmet ve... Lloyd George vardı.