Kitap, dört tane arkadaşın üniversite bahçesinde kızların üniversiteye alınmasıyla beraber, Kahire'de gerçekleşmesi muhtemel sonuçları tartışmasıyla başlıyor. Bu dört arkadaş hakkında kısa bilgiler veren Mahfuz, sonrasında hiç beklenmedik şekilde en silik karakter -sürekli "peh" diyor- üzerinden romanı başlatıyor.
Hasta yatağındaki fakir baba, fakirlikten ve ailesinden hoşnut olmayan bencil ve duygusuz oğluna "Unutma! Sen bizim tek çaremizsin." diyor. Para kazanma hırsı bütün benliğini yılan gibi sarmış bir adam bunu duyduktan sonra neler yapmaz ki?
Erdemlerden yoksun biri; fakir, çaresiz ve kendisi gibi erdemsiz biriyle karşılaşınca ona neler sunmaz ki? Sanılır ki çaresiz ve fakir insan, bu durumdan kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Mahcub'unda düştüğü tam olarak bu. Tek fark Mahcub'un böyle biri olması. Yani para için her değeri feda edebilir.
Necip Mahfuz'a neden Mısır'ın Dostoyevski'si denildiğinin ispatı gibi. Duru bir dil, müthiş iç diyaloglar, net karakter analizi. Karakterlerin ruh durumu değişken. Konu içerisinde her an her şey olabilir.
Keyifli okumalarınız olsun.