Kaşağı, And, Ferman gibi unutulmaz hikâyelerin yazarı olan Ömer Seyfettin’in birer klasik haline gelmiş hikâyelerini tek bir kitapta bulacaksınız.
Türk edebiyatında önemli bir yeri olan Ömer Seyfettin’in on beş hikâyesini bulacağınız Seçme Hikâyeler’de yazarın eşsiz anlatımı ile tarihin bir dönemine tanıklık edeceksiniz.
Seçme hikayeler adlı kitabını büyük bir zevkle okudum. Gerek anlatımı gerek hikayeleri olsun hepsi de teker teker çok güzellerdi. Okumayanlara tavsiye ederim. Keyifli okumalar :)
Ömer Seyfettin, hikayeleriyle ün salmış, kısa ömrüne bir çok eser sığdırmış başarılı ve usta bir eğitimci ve yazardır. Seçme hikayelerden oluşan, sade bir anlatıma sahip bu kitabı da gayet net, aydınlatıcı ve bilgilendirici mesajlar verir.
Kaşağı, Ant , Diyet, Ferman hikayeleri en çok beğendiğim hikayelerdi.
Kaşağı hikayesi iftiranın ve bunun doğurduğu pişmanlığı anlatan çok güzel bir hikaye, Ant hikayesi kan kardeşi olan arkadaşların cesur ve fedakar hikayelerini anlatır. En çok beğendiğim hikaye olan Diyet hikayesi ise kula kul olmanın, ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymanın acıların en büyüğü olduğunu anlatan çok güzel bir hikayedir. Ferman hikayesi ise en az Diyet hikayesi kadar güzeldi. Sadakati, cesareti, emre itaati anlatan bir hikaye. Taşıdığı mektupta ölüm emrinin olduğunu bile bile tereddüt etmeden onlarca yol katederek gelip, kendisine verilen emri yerine getiren, mektubu celladına teslim eden kahraman, yiğit Tosun Bey"in hikayesi...
Çok beğendiğim birbirinden güzel hikayelerden oluşan hayatımda iz bırakacağını düşündüğüm bir kitap. Hikaye türü sevenlerin beğenerek okuyabileceği çok güzel bir eser...
Tabii ki Ömer Seyfettin'in hikayelerini çok önceden okudum ancak her kitap için geçerli olan bir durum var, her defasında farklı şeyler alırsınız kitaptan, şuan okuduğumda da daha farklı tatlar aldığımı söyleyebilirim.
Sade bir dil ve akıcı bir anlatımla kaleme alınan hikayeler, sanki karşınızda yaşlı bir dede oturmuş da başından geçenleri ya da şahit olduğu olayları anlatıyormus havası oluşturur. Sıkılmadan, yorulmadan okuyabileceginiz hikayeler sizi beklemektedir. En fazla etkilendiğim hikaye "Hocanın Ölümü" hikayesi idi.
Okurken savaşlarda yer almış, esir düşmüş ve daha 36 sinda ölen bir yazarın kaleminden dökülenleri okuduğunuzu unutmayın....
Okumaya başladığım ilk kitap...Ne desem veya nasıl anlatsam bilemiyorum.Beni okuma alışkanlığına ve de ilk defa gerçek dünyadan koparıp,hayal gücümün içinde gezdiren bir eserdi.Dili sade,anlaşılır ve olayların kurgusu çok iyidir.İçindeki her hikaye bende derin izler bırakmıştır.8 sene önce okuduğum sayfalar hala gözümün önüne gelebiliyor.
Yavuz Sultan Selim tarafından Şah İsmail‘e bir elçi gönderilecektir. Elçiyi seçmek pekte kolay değildir çünkü bu görev aynı zaman da tehlikelidir. Elçinin devletin onurunu koruyan, cesur, dürüst, korkusuz, yiğit biri olması gerekmektedir. Şah İsmail’in gaddarlığı herkes tarafından bilinir. Şah İsmail’den hemen hemen herkes çekinir. Bu elçilik görevini Muhsin Çelebi üstlenir. Kendi gönlüyle gelir Sadrazama bütün masraflarını kendi karşılayacağını söyler. Evini barkını ipotek eder bütün birikimini satar pembe incili kaftanını da alır Şah İsmail’in sarayına gider. Şah İsmail’in karşısına çıkar. Mağrur bir şekilde görevini yerine getirir yani fermanı Şaha verir. Görevi yerine getirmenin mutluluğu ile döner. Geri döndüğünde her şeyini kaybetmiştir. Elinde kalan tek şey devletin şanını yüceltmek olmuştur ve öylece hayatına devam eder. Bir kaftan bütün varlığını kaybettirmiştir.
Milli Edebiyat'ın en önemli şahsiyetlerinden olan Ömer Seyfettin, Türk hikâyesi denildiğinde akla gelen ilk isimdir. O, Maupassant tarzı denilen hikâyelerin bizdeki en mühim temsilcisidir Genel olarak klasik hikaye biçiminde eserler kaleme almıştır. Onun hikâyeleri, konularını günlük hayatın basit olaylarından alır.
Ömer Seyfettin, tezleri olan bir yazardır. Onun hikâye yazmasının asıl sebebi hayatın içine tezlerini yerleştirmek ve onların savunmasını yapmaktır. Hikâyeleri genel olarak birinci tekil şahıs ağzından yazılmıştır. Seyfettin, hiçbir şeyi ferdin özel meselesi olarak almaz. Fertleri anlatırken kalabalığı işaret eder.
Ömer Seyfettin, kısa ömrünü dolduran hikâyeleri kadar Türk dilinin sadeleşmesi ve milli kimliğin kazanılması konularında yazdıklarıyla Türk kültür ve edebiyatının başta gelen adıdır. Yeni Lisan hareketinin öncü şahsiyeti olarak hikâyelerinde olabildiğince sade bir dil kullanmıştır. Cümleleri kısadır ve dolaşık değildir. Atasözleri ve deyimlere sıkça yer verir ve hikâyeleri bu yüzden dönemin yazarları tarafından eleştirilmiştir. Çünkü o dönemlerde, ağır dilde eserler vermek bir modadır. Ömer Seyfettin ise Türk dilini "manevi vatan" diye adlandırır ve eserlerini Türk halkının konuşma diline uygun bir şekilde yazar.
Ömer Seyfettin'in hikâyelerinin bulunduğu birçok kitap var. Ben Ötüken Yayınları'ndan çıkan Ömer Seyfettin, Seçme Hikâyeler - 1 adlı kitabı alıp okudum. İçindeki 17 hikâye şunlar:
1) Falaka 2) Teselli 3) Keramet 4) And 5) Yalnız Efe 6) Kurbağa Duası 7) Mermer Tezgâh 8) Yüksek Ökçeler 9) Fon Sadriştayn'ın Karısı 10) Fon Sadristayn'ın Oğlu 11) Perili Köşk 12) Gizli Mâbed 13) Diyet 14) Nâdân 15) Kaşağı 16) Rüşvet 17) Yüzakı
Bu hikâyelerden Falaka, Kaşağı ve And konusunu Seyfettin'in çocukluk ve gençlik hatıralarından alır. Yalnız Efe, halk arasındaki bir menkıbeden konusunu almaktadır. Yazar bu hikâyeyi aslında roman olarak düşünmüş, ancak tamamlayamamıştır. Perili Köşk ve Kurbağa Duası din konusunun istismara ne kadar açık olduğunu gösterir. Yazar burada önemi kalmamış, hatta zararlı hale gelmiş örflerle ilgili eleştirilerini ortaya koyar. Fon Sadriştayn'ın Karısı ve onun devamı olan Fon Sadriştayn'ın Oğlu hikâyelerinde kadın konusunu büyük bir kötümserlik ile işler.
Ömer Seyfettin, büyük bir vatanseverdir. Balkan savaşlarında asker olarak esir düştüğünde 1 yıl kadar Yunanların elinde kalır. Döndüğünde onun kahramanlıklarından bahsedenlere ise "Kahramanlar şehit olur." diye cevap verir. Ömer Seyfettin, 36 yaşında şeker komasından ölmüştür ve bu vatan için en hayırlı şey olan cumhuriyeti görememiştir.
Maupassant tarzı hikayenin (Olay hikayesinin) Türk Edebiyatındaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin olmadan Türk öykücülüğü anlaşılamaz. Ömer Seyfettin aynı zamanda Milli Edebiyat Akımının öncülerinden biridir. Bu bağlamda Türk Edebiyatının çok önemli bir yazarıdır. Bu önemli yazarın hikayelerine vakıf olmak gerekiyor.
Çok uzun zaman önce 97 yaşına basmış bir nine ve daha baharın başında olan bir genç bir kız,birgün bu genç kız kitap okurken ninesi bu genç kıza ne okuduğunu sorar.Kız okuduğu kitabı söyleyince ninesi ona kızar ve böyle şeylerle beyninizi yıkayan sizsiniz.Biz eskiden çok mutluyduk sizin gibi mutsuz değildik der. Sonra ona kelebeklerin renklerinin ne anlama geldiğini sorar. Ve kız mutlu olmak için dışarıya çıkıp son bir umutla ilk kelebeği bulur.
Türk edebiyatının en büyük yazarlarından Ömer seyfettin in keyifle okuyacağınız aklınızdan çıkmayacak güzel hikayeler şiddetle tavsiye ederim. Her evin kütüphanesinde eksiksiz bulunmalı.
Yazar: Ömer Seyfettin ağır zorluklar çekmiş bir yazarımız. Okullarda kendisi pek anlatılmaz, 'iyi bir öykü yazarı' denir geçilir. Fakat kendisi 36 yaşına kadar yaşamış ve bu yaşamda savaşlar görmüş, Yunanlara esir düşmüş ve bunlara rağmen çok iyi öyküler çıkarmıştır. Eserlerinde en dikkat çekici yan, Türkçeyi arındırılmış olarak kullanmasıdır. Kendisi yazılarında halkın konuştuğu dilin kullanılmasını savunmuştur. Bu arı Türkçecilik anlayışı bugün de kitaplarını rahatlıkla okuyabilmemize yardımcı oluyor.
Öyküleri: Öykülerinde illa bir derse rastlarsınız. Dili duru ve akıcıdır. yaşadığı savaş döneminden dolayı savaş, kahramanlık öyküleri fazladır. Benim okuduğum kitabında her öyküsünde farklı bir duygu hissettirdi. Sadece çocukların değil, büyüklerinde okuması gereken bir yazardır. Okunmasını tavsiye ederim.
Kaşağı, And, Ferman gibi unutulmaz hikâyelerin yazarı olan Ömer Seyfettin’in birer klasik haline gelmiş hikâyelerini tek bir kitapta bulacaksınız.
Türk edebiyatında önemli bir yeri olan Ömer Seyfettin’in on beş hikâyesini bulacağınız Seçme Hikâyeler’de yazarın eşsiz anlatımı ile tarihin bir dönemine tanıklık edeceksiniz.