Sayfa Sayısına Göre Seçme Mektuplar (1945-1985) Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Seçme Mektuplar (1945-1985) sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Seçme Mektuplar (1945-1985) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Yalnız Kadınlar Arasında"'yı filme çekmeye hazırlandığınızı duyduğumda, bir miktar endişe duyduğumu itiraf etmeliyim. Bunun Pavese'nin bütün romanları arasında filme en az çekilebilecek olanı olduğu kanaatindeyim, diyaloglarla ve havada kalan hislerle dolu olduğundan, fazla gergin ve yalın durumlar içerdiğinden saptırılmadan beyazperdeye aktarılamayacağını düşünüyordum. Filminiz endişelerimi ziyadesiyle giderdi; başarılı senaryonuz romandaki ipuçlarını kullanıp geliştirerek, kendine has bir dinamik içermekle birlikte Paveseci dokusunu da koruyan, tamamlanmış bir sinema hikayesine dönüşmüş.
Sevgili Elsa, kitabını büyük bir zevkle, eğlenerek ve sürekli hayretler içerinde kalarak okudum*. Yaratıcılıktan ve imgelerden yana öylesine zengin olan, doğa ve insandan zevk alan hayal gücündeki kaliteyi, az karakterle ve uçlara kadar götürülen duygularla, sade bir panoramayla neredeyse bir görmeyi andıran bir dünyayı dalmanı ve her şeyi gerçek, kendi kendisine yeterli kılmanı, karakterlerin rolünün doğal akış havasında olmasını, her bir sayfayı yazarken ve kurgularken hissettiğin o keyfi okurlara aktarışını seviyorum.
*Arturo'nun Adası
İtalya Komünist Partisi Sekreterliğine-Torino-1957
Komünist dünyanın çeşitli yerlerinden cesur ve net olma çağrıları geldiği bir zamanda, 1956 yılını Parti için gerçek anlamda "yenilenme ve güçlenme" yılı kılabilecek yegane şeyin coşkulu ve biricik ahlaki atlımda bulunmak olacağını savunan kesimde yer aldım. Oysa VIII. Kongre'nin hazırlığı sırasında ve sonrasında İtalyan Komünist Partisi'nin izlediği yol, yenilikçi önerileri susturarak tutuculuğa yönelmek, dogmatikler yerine, sözümona "revizyoncu" dediğiniz kesimle mücadele etmek oldu ve bu bana tarihin sunduğu büyük bir fırsatın reddi gibi geldi.
Hiçbir zaman sonuna kadar gitmediğimi, öykülerimin hepsinde belli bir noktada her şeyin dinip sakinleştiği, trajikliği eksik bıraktığımı söylüyorlar; ne diyebilirim ki? Bu gerçekten de benim psikolojimle, dünyayla olan ilişkimle ilgili bir süreç olsa gerek ve ister doğru olsun ister olmasın, bu konuda söyleyebileceğim başka bir şey yok. Kısacası benim meylettiğim şey, öğretebilmeyi istediğim te şey bir bakma şekli, bir diğer deyişle dünyanın ortasında bulunmayı öğretmek istiyorum. Edebiyat, en nihayetinde, bundan başka bir şey öğretmez.