Aralarında kelimelere ihtiyaç yoktu. Bütün sözcükler bir bir gözlerinde konuşuyordu. Şimdiye kadar sana kollarımla değil yüreğimle sarıldım. Sana söz veriyorum ölünceye dek bu hiç değişmeyecek!
Rabbinden gelen acıya “merhaba” diyordu. Bir babanın yangın yerine dönen yüreğine ne kadar su serpilebilirdi ki? Serpilse de ne kadar serinletilebilirdi?