Quotes
Eskiden Kız Hoca Yetiştiren Medreselerde....
Eskiden ecdat zamanında darülmuallimatlar vardı. Yani kız hoca yetiştiren medreseler vardı. Oralarda rahmetli Mehmed Zihni Efendi'nin Meşâhîrü'n-nisa adlı kitabı okutuluyordu. Meşâhîrü'n-nisa'da sekiz yüz tane kadının tercimi hali var. Sahabe-i İkram, tebe-i tabiinden tut Osmanlı büyüklerinin analarına varıncaya kadar. Kızın
Allah Kitaba Yemin Ediyor..
حم والكتاب المبين
Bak Rabbim ne söylüyor? Her şeyi apaçık ortaya koyan kitaba yemin olsun Allah kitaba yemin ediyor. Sen kitap okumuyorsun. Sen kitap almıyorsun. Sen kitap alana peki istihzavari bakıyorsun, Tahkir ediyorsun onu. Seni gidi seni, seni gidi seni. İlmi zahir kitapla oluyor. Hocanın eli ayağı kitaptır. Ama şimdi kitap bizim en büyük hasmımız olmuş sanki. Bu memlekette ne kitaplar katliamı yapıldı. Hey gidi hey. İşin yani ilmi zahir tarafı gitti ondan sonra ne ulema-i zahir kaldı ne ulema-i rasihun kaldı. Bak böyle çoban ölmüş davar, sürü böyle işte başıboş kalmış gibi bir halimiz var. Kimse bu ulema-i zahir yetiştiremeden zafer beklemesin. İslam'ın ayağa kalkmasını beklemesin.
Bir insan eğer meşgul olmuş olduğu işte bir ibadet-i taatla alakalı bütün meseleleri öğrenecek olsa diyelim ki esnafsın ticaretle uğraşıyorsun. Hangi türlü mesela ticari âlım satımlar helaldir, hangileri haramdır vesaire. Mesleğinle alakalı meseleleri okuyorsun devamlı. Bir işle alakalı bütün meseleleri öğrenmeye çalışan insanın elde ettiği bin rekât nafile namaz kılmaktan üstündür, dedi Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve sellem).
Bu Paylaşımda Husûsen İlim Taliplilerine Gelsin...
İmam-ı Rabbâni buyuruyor: Bir saatlik sohbet kırk kere, her keresinde kırk günden olmak üzere peki dört kere dört on altı, bin altı yüz gün yapar. Bin altı yüz gün çilehaneye girip de tesbihle Allah demekten daha üstündür diyor. Ne? Bir saatlik ilim. Bir saatlik ilim. Bir saatlik ilim. Bu bir gözlüktür kardeşim. Bu gözlüğü tak ondan sonra hayata bak. Peki, benim ömrüm, senin ömrün şimdiye kadar nerede geçti? Bıktım, usandım bilmem ne Kur'an da, Arapça da, şu da, bu da... Hava ne güzel gezmek varken biz sanki cezalı mıyız ya? Kursa tıkıldık kaldık vesaire falan filan. Bunların manası yoktur. Bu bahsettiğimiz noktada var ya, istifade noktasında bazen insan var ya Allah-û Teâlâ öyle bir kafasını açıyor ki şu perdeyi bile açmak istemiyor adam. Niye? Sırf bunlarla meşgul olayım diye.
İslamiyetin ilk emri çarşaf giy değil, İslamın ilk emri zikret değil, İslamiyetin ilk emri namaz kıl değil, oruç tut değil, hacca git cihada git değil. İslamiyetin ilk emri ilim ilim ilim..
Niye; namaz da oruç da hacc da çarşaf da zikir de vs. vs. hepsi ilim ile dönüyor. ilim ile dönüyor. ilim ile dönüyor.
Ya Tuz Kokarsa?
İmam-ı Gazali (Rahimallahü Teâlâ) buyuruyor ki: Hoca ve âlim olan insan peki tuza benzer. Et kokmasın diye eti tuzlarlar. Hoca da toplum ve insanlar kokmasın diye tuz vazifesi gören efendim bir insandır, diyor. Hadi et kokmasın diye yani toplumu ete benzetelim. Hocayı tuza benzetelim. Tuzu ete basarlar, et kokmasın diye. Ama Gazali diyor ki: Ya tuz koktuysa durum ne olacak, diyor. Ya hoca ve ulema tarafı, kesimi koktuysa cemiyet ne olacak? Asıl mesele burası.
Allah kitaba yemin ediyor ya! Allah kitaba yemin ediyor. Senin evinde "Buharî" yok ya! Senin evinde Kadı İyaz'ın Resûl-ü Ekrem'e yazdığı, Resûl-ü Ekrem'in şemâilini anlatan "Şifa-i Şerif" yok ya! Ben seni kimden soracağım ya? Senin adresin neresi ya?