Aşkı, ancak bir maddeci böyle anlardı. Tatlı bir sarhoşluğa kapılacağını ummuş ama bunun yakınından bile geçmemişti. Politikaya bile duygusal yaklaşılan bu ülkede, insanların aşka muhasebeci titizliğiyle yaklaşmaları dehşet vericiydi.
“Bir inancın bin küsur yıldır yaşıyor olması güçlü olduğunu değil, bazılarımızın bozulduğunu gösterir desen daha iyi edersin çünkü tersini söylemek yaşamın kendini yenileme sürecine ters düşer. Mesela, çocukken bana uygun düşen davranış şekli ve düşünceler artık değişmek zorunda çünkü büyüdüm. İnsanlar çok uzun süre doğaya ve insana tapmışlar. Artık doğaya bağımlılığımızı bilimle ve keşiflerle aşıyoruz. İnsanlara tapınmanın üstesinden ise ilerici teorilerle gelmek zorundayız. Bunun dışında her şey insanlık çarkının serbestçe dönmesini engelleyen bir frendir.”
“Bilim, insanları düşüncenin ışığında bir araya getirirken, sanat yüce duyguların ışığında bir araya getirir. Her ikisi de insanları gelişmeye ve daha iyi bir geleceğe doğru yürümeye teşvik eder”
Fuat benimle konuşurken küstahtı. Münasebetsiz bir adam. Parlak, dürüst, yetenekli, yeterli, haddini bilmez ve kendini beğenmiş bir adam... ama bunlar onun kabahati değil. Bu hastalıklar, bize insanları sınıflandırdığımız için bulaşıyor.
Şeker Sokağı
Üç nesli arz edilen bir ailenin hikayesi bu. Sadece aileyi değil Mısır sokaklarına, kahvehanelerine , genelevlerine gidiyoruz. Ve tabiki gizlice türbe de ziyaret ediyoruz.