Kocan Kadar Konuş isimli kitabı aracılığıyla tanışmıştım yazarın kalemiyle. Öyle güçlü kahkahalar atmıştım ki iş yerinde,üst kattaki arkadaşlar koşarak gelip “Noluyor,neye gülüyoruz?” diye sormuşlardı. Aynı kitabın ikincisi de ilki kadar olmasa da komik olunca,geçirmekte olduğum zor günlerime kısa bir mola deyip biraz gülmek amacıyla bu kitabı seçtim. İtiraf ediyorum,beklediğim kadar komik değildi ya da ben zor gülüyorum;bilemedim hangisi...Son elli sayfada gülebildim. Kitabın içinde yazarın kendi reklamını yapması başta itici gelmiş olsa da sonradan düşününce kimseyle itişmemek adına kendi ismi ve kitabını kullandığına karar vererek bunu da hoş karşıladım,hatta ince bir düşünüş.Bunun haricinde okumama değdi. Günlük konuşma diliyle,gayet samimi bir havada yazılmış yine. Üstelik konusu da çok tanıdık. Kimbilir belki de beni,seni,kuzenimizi,komşumuzu ya da akrabamızı anlatıyor. Sıcacık ve sürükleyici anlatımıyla bir oturuşta okuyabilirsiniz,eğer eteklerinizden çekiştiren bir çocuğunuz yoksa. Sosyal mesajı aileye yönelik ve yine çok tanıdık;hatta iddia ediyorum hepimizin evine hitap eden bir sosyal mesaj. Ne olursa olsun ailemizin her zaman yanımızda olduğunu,kuru kalabalıktansa az ama öz insanın yeterli olduğunu Şükran’ın yaşadığı hayal kırıklığı ile öyle ustaca vermiş ki... hiçbir şey olmasa bile,sırf bunun için okunmalı. Tavsiye mi? Tabi ki ediyorum. Kitapla kalın.