Dört bin yıllık cinsellik, din ve mülkiyet ilişkisini ele alıyor. Cinselliğin başta din olmak üzere hukuk ve mülkiyet gibi kavramlara her zaman galip geldiğini, ne kadar cezalandırıcı olursa olsun hukuk ve din kurallarının, cinsellik önünde her zaman mağlubiyet yaşamasının tarihi serüvenini anlatan kitap, ahlaki değer yargılarımızın da yeniden irdelenmesi gerektiğini düşündürtüyor.
Cinselliğe karşı olmak ne kadar aptalcaysa, ahlaksızlığa karşı olmamak da o kadar aptalcadır. Ahlaksızlık ölçütünü, Roma ve Yunan'da burjuva, İngiltere'de Lordlar Kamarası belirlediği için, aynı eylemin farklı ülkelerde çok çeşitli cezalarla bastırılmaya çalışılmasının da değişik sorunları ortaya çıkıyordu. Antik dönemin ünlü filozoflarının erkek çocuklarıyla ilişkiye girmesi, günümüzde daha farklı yorumlanırken o dönemde saygınlık getiriyordu. İnsan o dönemde yaşasaydı burjuvanın ihtiraslarına meze olacağını düşündükçe, bu yüzyılda yaşadığı için kendisini şanslı hissetmiyor değil...
Eşinizin bir kanunsuzluğu yüzünden, eşeklere tecavüz edildiği bir dünyadan, suçun şahsiliği ilkesine geçiş yapılmış olmasını sağlayan kim varsa hepsine teşekkür ederim.
Kitabın tek eksiği sanırım, İslam Dini'nde cinsel suçlara verilen cezaların uygulanma şekli üzerinde çok fazla durmamış olmasıydı. Belki yanılıyorumdur ama kitapta "recm" kelimesi hiç geçmemişti. Sizi bilmem ama ben böyle bir çalışma yapmış olsaydım, bu konuyu kesinlikle atlamazdım. Yine de günümüzdeki hukuk kurallarına ve cinsellike&ahlaksızlık ilişkisine sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini daha iyi idrak ettiğim bir kitap oldu.
Seks ve Ceza
