Ah Kudüs... Ah Mescid-i Aksa sana ulaşmak ne zordu! Sen ne çok kıymetliydin ki bir hazine gibi perde perde çevrelenmiştin. O perdeleri bir bir açmak, o hayat sahnelerini bir bir yaşamak gerekiyordu. Buna ancak Selahaddin'in sabrı yeterdi.
O kitabını okumaya ve ağlamaya devam etti. Gözyaşları öyle boşalıyor, hıçkırıkları öyle yükseliyordu ki içerdekiler sebebini bilmedikleri halde onlar da ağlamaya başladı .
Kim diyebilirdi kundaktaki bu çocuk , adaşı Hz. Yusuf (as)'un Hz. Yakup (as) ' u karşıladığı gibi Mısır'da babasını karşılayacak ve kendi tahtına oturtacaktı...