Selçuklu Devleti

Reşidüddin Fazlullah

Selçuklu Devleti Gönderileri

Selçuklu Devleti kitaplarını, Selçuklu Devleti sözleri ve alıntılarını, Selçuklu Devleti yazarlarını, Selçuklu Devleti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün Kayser sarhoş halde iken üzgün ve yorgun bir şekilde Sultan'a "Eğer padişah isen bağışla; kasap isen öldür; tüccar isen sat." dedi. Sultan onun kulağına iki küpe (halka) takıp canını bağışladı ve "Gönül hoşluğuyla kendi memleketine git' diye buyurdu.
Esir Doğu Roma İmparatoru ve Sultan Alparslan
Onu Sultan'ın yanına/huzuruna getirdiklerinde, zatı temiz ve saygıdeğer bir Sultan olduğundan, Melik-i Rum'u karşılayıp gönlünü aldı. Kendisiyle birlikte tahta oturtup özürler diledi ve onun hatırını teskin için gönül okşayıcı hoş sözler söyledi. Ondan sonra sofra kuruldu meclis-i işret ve bezmi nusret hazırlandı/donatıldı. Altın külahlı gümüş bacaklı sakiler, ferahlatıcı kadehleri dolaştırdılar. (Onlar) tasları bırakınca mutriban, güzel şarkılarını (elhan), çeng'in hoş namelerini ve müziği (saz) başlattılar. Bülbül gibi şakıdılar. Irak ve Isfahan nağmelerini, perde-i neva'da avaz-ı berbet'le çaldılar. Şarab-ı erguvani (içip) erganun dinlediler. Neşe veren şarabın dimağları ısıttığı sırada, korku uyandıran haya örtüsü, çehre-i mükalemetten düştü. Sultan Kayser'e "Eğer zafer bu şekilde benim (değil de) senin olsaydı, bana ne yapardın?' diye sordu. Kötülüklerin anasının (sebep olduğu) hiddet, Melik'e tesir edip, edeb sarığı (ikal), aklının elinden gittiğinden "Seni hemen idam ettirirdim" dedi. Sultan "Şüphesiz kalbinde gizlediğin şey, senin başına geldi. Şimdi sana ne yapacağımı düşünüyorsun?' dedi. (Kayser) "Ya öldürürsün ya da bilad-ı İslam etrafında teşhir edeceksin." diye. cevab verdi. (Bunun üzerine) Sultan "Ama ben, senin karşında bana zafer veren; feth ve nusret ikram eden Hak Te'ala'ya şükür olarak, sana, bana yakışanı yapacağım." dedi.
Reklam
Sultan bir gün yüz süvariyle ava çıkmış idi. Düşmanlar, onu yüz nöker'le birlikte yakalayıp esir ettiler. (Fakat onun) Sultan olduğunu bilmiyorlardı. Biri (durumu) Nizamü'l-mülk'e haber verdi. (Nizamü'l-mülk) "Bunu sakın hiç kimseye söyleme' dedi ve hiç kimsenin bargah-ı Sultan'a girmesine izin verilmemesini emretti. Sultan hastadır diye söylentiler çıkardı. (Herkesi inandırmak için) tabiblerle birlikte (bargah-ı Sultan'a) gidip geliyor, Sultan'ın ağzından emirler veriyordu. O esnada o taraftan elçiler gelip sulh talep ettiler. Nizamü'l-mülk "(Sultan) hastadır. Ama (teklifi) kabul/etti." dedi. Elçiler geri dönecekleri zaman "Sizler sulh istemektesiniz. (O halde) neden bizim kullarımızdan (bendegan) bir topluluğu av yerinde (şikargah) yakalayıp hapsettiniz? Onlan geri gönderiniz!' dedi. Onlar (elçiler) gittiler ve durumu (Ermanos'a) açıkladılar. Ermenos onların (esirlerin) hemen geri gönderilmesini emretti. Nizamü'l-mülk ve ümera (onları) karşılayıp yer öptüler. Rumlular bu durumu görünce hayret ve dehşet içerisinde kaldılar. Ellerine geçen fırsatı kaçırdıktan için canları sıkılıp üzüldüler.
Sultan Alp Arslan cihangirlik edip dört bir tarafa sefer yaptı. İlk olarak Pars/Fars'ı aldı. Oradan Şebankare'ye at sürdü ve onlardan pek çok kişiyi öldürüp geri döndü. Derbend-i Hazar'a ve Mülk-i Abhaz'a (Gürcü Ülkesi'ne) ordu gönderdi. Gürcü padişahı Bakrat Giyorg sulh talep edip kızını Sultan'a vermeyi ve her sene vergi ödemeyi kabul etti. Sultan onu (Gürcü prensesi) istemedi ve bir müddet sonra Nizamü'l-mülk'e bağışladı.
Alp Arslan
Uzun boylu idi, uzun ve ince sakalı vardı. (Öyle ki) ok attığı vakit onu (sakalını) düğümlerdi/bağlardı. Derler ki onun oku asla hedefinden şaşmazdı... Zor ve korkulu zamanlarda (bile) celal sahibiydi... Etrafındaki elçiler ondan çok korkarlar, onun heybeti onları etkilerdi.
Ey uyuyan ve uyandığında bağlı olan; Şüphesiz olaylar seherlerde kapı çalar Başlangıcı güzel olan geceye güvenme; Birçok gecenin sonu, ateş tutuşturur
Reklam
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.